22 Şubat 2023 Çarşamba

Yahya Kemal'in bir lise diploması dahi yoktur.

 




YahyaKemal Beyatlı, Türk şair, mütefekkir, yazar, siyasetçi ve diplomattır. Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin en büyük temsilcilerinden biridir. Şiirleri Divan edebiyatı ile modern şiir arasında köprülük görevi üstlenmiştir. Türk edebiyat tarihi içinde Dört Aruzcu'dan biri olarak kabul edilir. 

Doğum tarihi: 2 Aralık 1884, Üsküp, Kuzey Makedonya

Ölüm tarihi ve yeri: 1 Kasım 1958, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi, İstanbul

Defnedildiği yer: Aşiyan Mezarlığı, İstanbul

Partisi: Cumhuriyet Halk PartisiE

beveynleri: İbrahim Naci Agâh, Nakiye Agâh

Eğitim: Vefa Lisesi, Sciences Po, Robert Kolej



''Akşam! Lekesiz, saf, iyi bir yüz gibi akşam.''

Yahya Kemal (Ahmet Agah Şehsuvar) 1884 - 1958 

1903-12 Fransa'da yaşar. Gençken Baudelaire-perest olduğunu söyler.

Beyaz Lisan dediği bir teori üretmiş. Bunun ne anlama geldiği belirsizdir. Ama Sofokles, Teokritus gibi şairlerin yalın dilini "beyaz mermer" gibi gördüğünü kendi söyler; başından beri Fars şiirini izlemiş ve taklit etmiş olan Osmanlı şiirini bu mecradan çıkarmak ve eski Yunan'ın 'büyük üslubuna' yöneltmek gerektiğini düşünür. 

Nazım Hikmet'in annesi Celile hanıma aşık olmuştur. Polonya asıllı Enver Paşa'nın kızı Celile Hanım ilk kadın ressamlarımızdandır. 

''Kirpikleri süzgün o ihanet dolu gözler
Rikkatle bakarken bile bir fırsatı gözler.''*

*Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları, İstanbul: İletişim, 1990, s. 132.



''...Yahya Kemal'in bir lise diploması dahi yoktur. O yıllarda böyle işlerde bürokrasi çok daha hafif olduğu için bu haliyle üniversitede hocalık vb. İşler yapabilmiş.''

(Murat Belge, Şairaneden Şiirsele, İstanbul: İletişim, 2018, s. 86.)




''...Mustafa Kemal kendisi hakkında övücü sözler söylediğini öğrenince tanışmak istemiş. Büyükada'da, Isplandit Palas'ta buluşup tanışmışlar.
Mütareke'de, Yahya Kemal Ferid Paşa çizgisinde yer almadı. Açıkça Ankara'dan yanaydı. Yazıları Ankara'dan izleniyordu. Onun için.Yakup Kadri, Falih Rıfkı, Hamdullah Suphi, Mehmet Akif'le aynı zamanda o da Ankara'ya davet edildi. Nedense Ankara'ya değil Bulgaristan'a gitti. Gerekçesi kaplıcada tedavi görmekti ama buna inanan pek çıkmadı. Bu sırada Türk kuvvetleri Eskişehir'de bir savaş kaybederek geri çekilmişti. Falih Rıfkı'nın yorumu, Yahya Kemal'in bu durumdan korkarak yol masrafı diye gönderilen parayı da alarak kaçtığı yolundadır. 
... Falih Rıfkı'nın iddiasına göre, Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra, Darülfünun'un Atatürk'ü tebrik etmek üzere Bursa'ya gönderdiği heyet içinde Yahya Kemal de vardır ve (herhalde Bulgaristan'a gidişinin özürü olmak üzere) şair Atatürk'ün önünde yere kapanmış ve ayaklarını öpmüştü.
Falih Rıfkı'dan başka kimsenin görüp anlatmadığı bu sahneye inanmalı mıyız? Şaşırtıcı şüphesiz, ama olmayacak bir şey olduğunu da sanmıyorum. Yahya Kemal cesur bir adam izlenimini veren bir kişi değil, Atatürk'le ilişkisi de hep tuhaf bir biçimde yürümüştür. Ondan ciddi bir şekilde korktuğu anlaşılıyor. Çünkü dünya görüşleri uyuşmuyordu. Özellikle "Osmanlılık" konusunda anlaşamayacakları belliydi...''

(Murat Belge, Şairaneden Şiirsele, İstanbul: İletişim, 2018, s. 91.)


''...Yahya Kemal, Osmanlı tarihini çağdaş Türkiye'nin belirleyicisi olarak görür; Cumhuriyet'in kendini Osmanlı'dan ayırma çabalarını, özellikle de bu yolda yarattığı "Orta Asya Türkleri tarihi"ni ciddiye almaz. Selçuklu tarihinin Malazgirt'le Anadolu'ya girişini başlangıç noktası olarak görür. Onun anladığı ''Türk'' tarihi Anadolu'da başlar. "Biz Türkler'in "canlı" tarihi buradan başlar: bundan öncesi, Orta Asya filan, 'ölü tarih'tir - yani bugün yaşadığımız hayatı artık belirlemez. Bu şüphesiz makul bir görüştür.''

(Murat Belge, Şairaneden Şiirsele, İstanbul: İletişim, 2018, s. 68.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ankaralılar yaz gelince ne yaparlar?

  https://filmmirasim.ktb.gov.tr/