19 Şubat 2023 Pazar

Cesare Pavese - Yaşama Uğraşı / Günlük (1935-1950)



fedakarlık

4 Ocak

Sen bir fedakârlıkta bulunmayı tasarladığın zaman, bunun öyle yoğun, öyle kendine özgü bir şey olmasını istiyorsun ki, sonunda kimse için bir anlamı olmuyor bu davranışının. Komünyon ayinine ilk katıldığın gün perhizin bozulmasın diye kendi tükürüğünü bile yutmak istemediğini unutma.


neden tasalanmak?

28 Nisan

Neden tasalanmak? Gene 1929’daki gibi başıboş şiirler yazıyorum; çalışmadığım için, hayatın ortasında tek başıma ve mutsuz olarak aylaklık ettiğim için sıkılıyorum; çevremde olup bitenleri görerek öfkeleniyorum. Eksik olan ne? Geçip giden yedi yıl mı? Pöh! Gençliğin hiç önemli bir yeri oldu mu benim uğraşımda? Hem bu yedi yıl yitip gitmeseydi de, benim için iyi sonuçlansaydı, diyeceğim, kalıcı şiirler yazsaydım, severek çalışsaydım, evlenip kendime göre bir düzen kursaydım, dünyanın cümbüşünü seyretmekten tat alsaydım; her şey bu dediğim gibi olsaydı, şimdi daha iyi bir durumda mı olacaktım? Değecek miydi? Şimdi şu masada daha mutlu bir insan olarak mı oturacaktım? Bir şeye bağlanmış olmanın, sorumluluklar yüklenmenin beni mutlu kılacağı karşılığını vermek, anlamsız bir şey söylemek değil mi, insan isterse, her zaman sorumluluk yüklenebileceğine göre? Öyleyse – öyleyse o kadın için mi böyle sızlanıp duruyorum?

Beni aldatan, beni rezil eden o kadın için mi? Ama değişen başka bir şey yoksa, sıradan ve duygusal bir aldanış olmaktan öte bir anlamı var mı o kadının? Delikanlı, sanki büyük bir yıkımmış gibi tasalanıp durma onu yitirdim diye. Böyle bir şey değil bu. Eskiden nasılsak, gene öyleyiz, yedi yılı yaktık, güzel şeyler yaşadık; yeniden başlayalım, ama bağırıp çağırmayalım ve yedi yıl sonra aynı konuşmayı yapmamamız için hiçbir neden olmadığını göz önünde bulunduralım. Hem kim söyledi sana hayatın tatlı bir şey olduğunu? Çocuksu düşlerimizi tüketmiş değiliz daha, delikanlı. Peki ama böyle şeyler herkesin başına geliyorsa; nasıl oluyor da, yaşlılar ezilmiş, acı çekmiş, çıldırmış değil de, huzurlu kimseler olarak görünüyorlar? Anlaşılır bir şey varsa, o da ölülerin niçin çürüdükleridir, içlerindeki bütün o zehirle



üşütmemeye ve dönemeçlere dikkat

8 Ocak

Bir arabanın altında kalmanın ya da öldürücü bir hastalığa yakalanmanın korkusuyla kendini öldürmeyi düşünmenin hiç de gülünç ve saçma bir yanı yoktur. Acı çekme derecesinin dışında, insanın kendini öldürmek istemesi, ölümünün önemli, bilinçli ve yanlış yorumlanmaması gereken bir eylem sayılmasını istemesidir. Bu yüzden intihar edecek bir kimsenin ezilmek ya da zatürreeden ölmek düşüncesi gibi anlamsız bir şeye katlanmamasını doğal karşılamak gerekir. Onun için üşütmemeye ve dönemeçlere dikkat.



aslında, senin bugünkü ruhsal durumunun mantıksal sonucu intihardır

31 Mayıs


İçinde bu yılgınlığı duydukça, aklını kaçırmak korkusuyla hayal kurmamaya çalıştıkça, hiçbir iş çıkaramayacağın açıkça ortada. Herhangi bir şey yaratacaksan, hiç değilse eşyayı sevmeyi, yalnız yaşayıp zaman ve emeğine değer bir şey yaratmayı başarmalısın Başkasından nefret eden bir insan hiçbir zaman yalnız değildir. Nefret ettiği insan her zaman onun yanındadır. Ama nesneleri sevmek için insanlan da sevmen gerekir. Bundan kurtuluş’ yoktur. Aslında, senin bugünkü ruhsal durumunun mantıksal sonucu intihardır. Öyleyse, ya ilk ve son olarak intihar et ya da dünyayı ve senin için dünya demek olan insanı bağışlamaya karar ver. Onu bağışladıktan sonra gene yalnız olabilirsin – yalnız onunla kalabilirsin. Görüyorsun ya, bunda da bir hesaplılık var! Tutumunun yanlış olduğu, onun ölmesinden ya da kendisini öldürmesinden korkmandan belli.


Ondan gerçekten nefret etseydin, böyle bir düşünce karşısında gülümserdin. Oysa için korkuyla dolu; demek ki, ondan nefret etmiyorsun. Bunun nedeni, kurbanın elinden kaçtığını görmen olmasın? Bu da var, ama kaygını açıklamak için yeterli değil. Yapılan şeyi bilmek gibi basit bir alçaklık mı nedeni? Bu da var -bundan utanç duymalısın ama bu kaygıyı açıklamak için yeterli değil. Öyleyse, bağışla onu. Her zaman kendini göstermek istediğin insan ol ve rahata kavuş



6 Kasım

İntiharı düşünen bir insan için en kötü şey kendisini öldürmesi değil, bunu düşünüp yapmamasıdır. İntihar düşüncesine -bir alışkanlık haline gelen intihar düşüncesine- yol açan manevi çöküntü kadar aşağılık bir şey yoktur. Sorumluluk, vicdan, irade gelişigüzel yüzüp durur bu ölü denizde, sulara gömülse bile rastgele bir akıntıyla yeniden ortaya çıkar. Asıl başarısız insan, büyük işleri gerçekleştiremeyen değil -bunu kim başarmıştır ki- bir yuva kurmak, bir dostluğu, bir kadınla mutlu bir ilişkiyi sürdürmek, ekmek parasını kazanmak gibi küçük şeylerde başarısızlık gösteren insandır. Başarısızlığın en acısı budur.



şimdi, kendime göre, girdabın içine girdim

27 Mayıs

1948-1949’daki mutluluğumun hesabı görüldü. Bu soylu mutluluğun gerisinde şu vardı: Güçsüzlüğüm ve hiçbir şeye bağlanmayışım. Şimdi, kendime göre, girdabın içine girdim: güçsüzlüğümü seyrediyor, onu iliklerimde hissediyorum, beni ezen siyasal sorumluluğu yükleniyorum. Bunun bir tek çözümü var: intihar.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ankaralılar yaz gelince ne yaparlar?

  https://filmmirasim.ktb.gov.tr/