19 Şubat 2023 Pazar

orospu ve erdem – marquis de sade




MADAM DE SAINT-ANGE, kendinden geçerek: Ölüyorum, kör olası!… Dolmance, ben boşalırken senin o güzelim yarağına dokunmayı ne çok seviyorum!… Beliyle beni ıslatsın istiyorum!… Sallayın!… Emin beni, kör şeytan!… Ah! Spermim böyle fışkırırken orospuluk yapmak ne hoş!… Bitti, bittim artık… Her ikiniz de bitirdiniz beni… Ömrüm boyunca böyle zevk almadım.


EUGENIE: Bu zevke neden olmak ne hoş! Ama bir sözcük, sevgili dostum, bir sözcük çıktı ağzından, onu da anlayamadım. Bu orospu ifadesiyle ne kastettin? Özür dilerim ama biliyorsun, eğitilmek için buradayım ben.


MADAM DE SAINT-ANGE: Güzelim, erkeklerin sefahat âleminin kamusal kurbanlarına bu ad verilir. Onlar kendilerini erkeklerin keyfine ya da çıkarına teslim etmeye her zaman hazırdırlar: mutlu ve saygıdeğer yaratıklardır onlar, kamuoyunca lekelenseler de şehvetin bas tacıdır onlar ve sözüm ona namusluluk taslayanlardan topluma daha gerekli olan bu kadınlar, toplumun haksız yere onları mahrum bırakmaya cüret ettiği saygınlığı bu topluma hizmet etmek uğruna seve seve feda ederler. Bu sıfattan onur duyan kadınlar, çok yasayın! Gerçekten kibar kadınlar onlardır, gerçekten filozof olan yalnızca onlardır! Bana gelince, sevgilim, on iki yasımdan beri bu sıfatı hak etmeye çalışıyorum, seni temin ederim ki bu sıfattan dolayı gücenmek bir yana bununla eğleniyorum. Dahası da var: Beni düzerlerken böyle adlandırmaları hoşuma gidiyor; bu küfür basımı döndürüyor.


EUGENIE: Oh! Anlıyorum meleğim; bu sıfatı hak etmekten henüz çok uzak olsam da, bana da böyle hitap edildiğinde öfkelenmeyeceğim; ama erdem böyle bir ahlâksızlığa ters düşmez mi ve bu davranışımızla erdeme saldırmış olmuyor muyuz?


DOLMANCE: Ah! Erdemi bir yana bırak Eugenie! Bu sahte tanrısallıklar için feda edilebilecek tek bir şey var mıdır ki erdemi hiçe sayarak tadılan zevklerin tek bir dakikasına değsin? Bırakın bunları. Erdem bir kuruntudan ibarettir, erdeme ibadet etmek sürekli fedakârlık demektir, mizacımızın esinlerine karsı sayısız isyanı gerektirir. Bu tür hareketler doğal olabilir mi? Doğa kendi ihlalini öğütler mi hiç? Eugenie, erdemli denen kadınlara aldanma. Onlar bizimle aynı duygulara hizmet etmezler, başka duyguları vardır onların ve çoğu zaman da daha aşağılıktır bunlar… İhtiras, kibir, sahsı çıkarlar, çoğu zaman da onlara bir şey öğütlemeyen bir mizacın soğukluğudur yalnızca. Böyle varlıklara bir borcumuz var mı ki, soruyorum? Yalnızca kendilerini sevmekten öteye geçmişler midir? Tutkular yerine bencillik adına fedakârlıkta bulunmak daha mı iyidir. Daha mı bilgece bir tavırdır, daha mı uygundur? Bana kalırsa, al birini vur ötekine ve tutkuların sesini dinleyen kuskusuz daha haklıdır; çünkü bu ses doğanın tek organıdır, oysaki diğeri yalnızca aptallığın ve önyargının sesidir. Su gördüğün organdan fışkıran tek bir damla bel. Eugenie, küçümsediğim erdemlerin en yüce edimlerinden bile bence çok daha değerlidir.



Yatak Odasında Felsefe – Marquis de  Sade




http://www.eskimeyenkitaplar.com/marquisden-yatak-odasinda-felsefe/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ankaralılar yaz gelince ne yaparlar?

  https://filmmirasim.ktb.gov.tr/