Resepsiyon görevlisi Bayan Brocks iki haftalık tatilden bir koltuk değneği ile döner. Merakla ne olduğunu soran çalışma arkadaşları ve yöneticilerine, tatilde dağa tırmandığını ve tırmanış esnasında dizini burktuğunu fakat bir doktora gitmeye gerek duymadığını, bir süre bu şekilde üzerine basmamaya özen göstererek devam ederse eski sağlığına kavuşacağına inandığını söyler. Bir süre sonra resepsiyon görevlilerinin kısa süreli molalarda gittiği ve yeme içme gibi amaçlar için kullanılamayan odada Bayan Brocks ’un yemek yemeye başladığı görülür.
Çalışma arkadaşlarından birisi kendisine kuralları hatırlatma ihtiyacı duyduğunda, bacağındaki sorun nedeniyle yemekhaneye ya da kafeteryaya kadar yürümesinin riskli olduğunu ve bu nedenle de yemeğini orada yemesine izin verildiğini söyler. Bayan Brocks aynı zamanda arabasını yöneticiler için ayrılmış otoparka koymakta ve diğer resepsiyon görevlilerine oranla daha az yol yürüyerek çalıştığı yere gitmektedir. Ayrıca bankonun arkasında bulunan koltuğa oturarak bir iskemleye ayağını uzatmakta ve işlerini bu oturuş biçiminin elverdiği kadarıyla yapmaya çalışmaktadır.
Aradan altı hafta geçmiş fakat Bayan Brocks hâlâ koltuk değneğini kullanmakta ve çalışma arkadaşları ile yöneticilerinden biraz ilgi ve fedakârlık beklemekten vazgeçmemektedir. Çünkü ona göre bacağı henüz tam iyileşmese de iyiye doğru gitmektedir. Ayrıca yöneticisi de kendisi gibi düşünmekte, biraz daha özel ilgi ve desteğe ihtiyacı olduğu konusunda onu desteklemektedir. Aradan üç ay geçmiştir, Bayan Brocks özel ilgi ve destek beklentisini sürdürmektedir. Yöneticisi ise sonunda onu bir doktora görünmesi gerektiği konusunda ikna etmiştir.
Doktordan en erken bir ay sonraya randevu alabilen Bayan Brocks, yöneticisine muayene sonucunda bacağında bir kırık olmadığını fakat burkulmaya bağlı olarak o bölgede bir iltihap oluştuğunu, bu nedenle de ilaç tedavisine gerek olduğunu belirtmiştir. Tendonları tam olarak iyileşinceye kadar, özel ilgi ve destek talebini sürdürerek işini ağır bir tempoda yapmaya devam etmiştir.
Yukarıda yer alan satırlar ABD’de yaşanmış gerçek bir olaydan alınmıştır ve bu olay konuyla ilgili literatüre girmiş çarpıcı bir örnektir. Ülkemizde de gerek özel gerekse kamu kuruluşlarında pek çok örneğine rastladığımız bu olay bir çalışanın yaşadığı sıradan bir yaralanma ya da bir hastalığa karşı duyarsız kalışının hikâyesi değildir. Aksine bu durum, kültür ve ülke farkı gözetmeksizin sıkça görülüyor olması nedeniyle, Amerikan Psikiyatri Birliğinin Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabında (DSM-IV), bir ruhsal bozukluğa bağlanmayan durumlar başlığı altında, “malingering” olarak tanımlanmıştır. Bu tür davranışları gösteren bireylere ise “malingerer” adı verilmektedir.
Bu kavramın Türkçe karşılığı ülkemizde psikiyatri uzmanları tarafından “temaruz” olarak kullanılmaktadır. Temaruz tamamen klinik bir tanımlamadır, TDK Ruhbilim Terimleri Sözlüğü’nde ise kavramın karşılığı “sayrımsama” olarak yer almaktadır 1 .
Malingering şu şekilde tanımlanabilir: “Bilinçli ve istekli olarak askerlik görevinden, işten kaçmak, yasal olarak cezalandırılmaktan kurtulmak, uyuşturucu elde etmek, parasal kazanç sağlamak veya daha iyi bir yaşam standardı edinmek gibi dış uyarıların motive ettiği, gerçek olmayan fizyolojik ya da psikolojik semptomlar üretmek ya da var olanları abartmak”2 .
Bu yönüyle malingering kavramı, hasta taklidi yapma ya da hastalık uydurma durumunu tanımlayan bir kavramdır. Kavramın gerçek bir akli bozukluğu temsil ettiği yönünde yeterince bilimsel bulgu yoktur. Ancak bu duruma antisosyal kişilik bozukluğu başta olmak üzere, bazı kişilik bozukluklarının eşlik ettiği bilinmektedir. Tanımdan da anlaşılacağı gibi, bireylerin bilinçli ve istemli olarak başkalarını kazanç elde etmek ya da işten kaçmak amacıyla kandırma eğiliminde olmaları insan kaynakları yöneticilerini de yakından ilgilendirmektedir. Kavram bu yönüyle de pek çok ülkede yakından tanınmakta ve çeşitli araştırmalara konu olmaktadır. Her ne kadar ülkemizde psikiyatri uzmanları bu tür vakalarla sıkça karşılaşıyor ve duruma duyarlı iseler de, insan kaynakları yönetimi açısından yeterli bilincin oluştuğundan söz etmek zordur.
Oysa Opel şirketinin temaruza yönelik davranışların iş verimine olumsuz etkisini ortadan kaldırmak için ürettikleri yöntem başarılı bir uygulama olarak literatürde yerini almıştır. Opel, yıl sonunda çalışanlarına maaşlarının % 70 kadarını ikramiye olarak vermektedir. Fakat yapılan incelemelerde hastalık nedeniyle izin almaların yıl ortalaması çalışma zamanına göre % 11’lere vardığı da bilinmektedir. Yönetim işçi sendikasının da desteğini alarak yıl sonu ödenen ikramiyelerin yıl içi alınan hastalık izinleri ile ilintilendirileceğini duyurur. Bu karardan sonra 1991 yılında % 11 civarında olan hastalık nedeni ile işe devam etmeme oranı % 5.3’e düşmüştür. Bu olumlu değişim karşısında Opel ikramiyelerde hiçbir kısıtlamaya gitmeye gerek duymamıştır. Çünkü şirketin yıl sonu itibari ile 100 milyon DM tasarruf sağlaması sonucu uygulama fazlasıyla amacına ulaşmıştır 3 .
1 Mithat Enç, Ruhbilim Terimleri Sözlüğü. Türk Dil Kurumu Sözlüğü, İkinci Baskı, Ankara, Türk Dil Kurumu Yayınları, 1980.
2 Arthur T. Meyerson, Malingering: In Comprehensive Text Book of Psychiatry, New York, H. I. Kaplan, B. J. Sadok, 1989.
3 F. Almanya’da İş Hayatında Temaruze Karşı Önlemler, http://www.sosyalsiyaset.com/ documents/f_almanya_temaruze.htm.
Kaynak: Marmara Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi YIL 2007, CİLT XXIII, SAYI 2 İŞ YAŞAMINDA TEMARUZ OLGUSU (Malingering) Yrd. Doç. Dr. Salim ATAY
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/3721
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder