25 Mart 2023 Cumartesi

AVDAKİ İHTİYARIN SIR DOLU ÖLÜMÜ - Oktay Yıldırım



AVDAKİ İHTİYARIN SIR DOLU ÖLÜMÜ

 

Çalışmıyor Oblomov hani bunun setupı

Aşk bir çengel bulmaca hayat lanet sudoku

Dedem diyo ki bak bu Tanrının son kitabı

Arapça bilmiyorum, olsun gene de oku

 

Bana kalırsa dede tanrı bugdan bir yazar

Pascal’a kusuyorum söz etme Nietszche’den hiç.

Seke sek içiyormuş kurmacayı Cortazar

Satranç, tavla, bilardo, batak, bezik ve briç


Haberim yokmuş gibi haydi sevgili Nikon

Dede sen bir bağlaçsın bana hurafeleri

Birisi mi var orda, masumum panoptikon

Kilisede ayin yok laborant fareleri


Yalınızız, yalınız kadınlar çok frijit

Ni mojna da ni mojna stoy stoy pravda

Neyin Havas’ındasın kabalalık etme git 

Tüfengimi getirin dede de olsun avda


Oktay Yıldırım


SENİ DE DOĞDUĞUĞUNA PİŞMAN EDERLER GÜNEŞ -Oktay Yıldırım





SENİ DE DOĞDUĞUĞUNA PİŞMAN EDERLER GÜNEŞ


Posta kutusu kırık mineral miydi fosfat

Rücu ederim şaman bu baksı kapatallar

Ayaklarım yağmurlu güzel kedim prostat

Direnkapı mentalist bükülmesin çatallar


Bir tek dileğim vardı senve panjurlu evim

Gözünü Yahudiler duruyodu bürüyüp

Bir kez gülmedi diye yerle bir oldu kavim

Ben dağa Sisifosum haline şükret Eyüp


Gözlerin benziyor çim en ve biraz da ota

Lavlar akıtayım aç  bonboş duruyo avuç

Van’da Van kedisi var Dakota’da Dakota

Siz kendinizi pardon! Yükselenin hangi burç


Oktay Yıldırım

7 Mart 2023 Salı

Hong Kong - Gökdelen Yangını

 












Malingering

Resepsiyon görevlisi Bayan Brocks iki haftalık tatilden bir koltuk değneği ile döner. Merakla ne olduğunu soran çalışma arkadaşları ve yöneticilerine, tatilde dağa tırmandığını ve tırmanış esnasında dizini burktuğunu fakat bir doktora gitmeye  gerek duymadığını, bir süre bu şekilde üzerine basmamaya özen göstererek devam ederse eski sağlığına kavuşacağına inandığını söyler. Bir süre sonra resepsiyon görevlilerinin kısa süreli molalarda gittiği ve yeme içme gibi amaçlar için kullanılamayan odada Bayan Brocks ’un yemek yemeye başladığı görülür. 

Çalışma arkadaşlarından birisi kendisine kuralları hatırlatma ihtiyacı duyduğunda, bacağındaki sorun nedeniyle yemekhaneye ya da kafeteryaya kadar yürümesinin riskli olduğunu ve bu nedenle de yemeğini orada yemesine izin verildiğini söyler. Bayan Brocks aynı zamanda arabasını yöneticiler için ayrılmış otoparka koymakta ve diğer resepsiyon  görevlilerine oranla daha az yol yürüyerek çalıştığı yere gitmektedir. Ayrıca bankonun arkasında bulunan koltuğa oturarak bir iskemleye ayağını uzatmakta ve işlerini bu oturuş biçiminin elverdiği kadarıyla yapmaya çalışmaktadır. 

Aradan altı hafta geçmiş fakat Bayan Brocks hâlâ koltuk değneğini kullanmakta ve çalışma arkadaşları ile yöneticilerinden biraz ilgi ve fedakârlık beklemekten vazgeçmemektedir. Çünkü ona göre bacağı henüz tam iyileşmese de iyiye doğru gitmektedir. Ayrıca yöneticisi de kendisi gibi düşünmekte, biraz daha özel ilgi ve desteğe ihtiyacı olduğu konusunda onu desteklemektedir. Aradan üç ay geçmiştir, Bayan Brocks özel ilgi ve destek beklentisini sürdürmektedir. Yöneticisi ise sonunda onu bir doktora görünmesi gerektiği konusunda ikna etmiştir. 

Doktordan en erken bir ay sonraya randevu alabilen Bayan Brocks, yöneticisine muayene sonucunda bacağında bir kırık olmadığını fakat burkulmaya bağlı olarak o bölgede bir iltihap oluştuğunu, bu nedenle de ilaç tedavisine gerek olduğunu belirtmiştir. Tendonları tam olarak iyileşinceye kadar, özel ilgi ve destek talebini sürdürerek işini ağır bir tempoda yapmaya devam etmiştir. 


Yukarıda yer alan satırlar ABD’de yaşanmış gerçek bir olaydan alınmıştır ve bu olay konuyla ilgili literatüre girmiş çarpıcı bir örnektir. Ülkemizde de gerek özel gerekse kamu kuruluşlarında pek çok örneğine rastladığımız bu olay bir çalışanın yaşadığı sıradan bir yaralanma ya da bir hastalığa karşı duyarsız kalışının hikâyesi değildir. Aksine bu durum, kültür ve ülke farkı gözetmeksizin sıkça görülüyor olması nedeniyle, Amerikan Psikiyatri Birliğinin Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabında (DSM-IV), bir ruhsal bozukluğa bağlanmayan durumlar başlığı altında, “malingering” olarak tanımlanmıştır. Bu tür davranışları gösteren bireylere ise “malingerer” adı verilmektedir. 


Bu kavramın Türkçe karşılığı ülkemizde psikiyatri uzmanları tarafından “temaruz” olarak kullanılmaktadır. Temaruz tamamen klinik bir tanımlamadır, TDK Ruhbilim Terimleri Sözlüğü’nde ise kavramın karşılığı “sayrımsama” olarak yer almaktadır 1 . 

Malingering şu şekilde tanımlanabilir: “Bilinçli ve istekli olarak askerlik görevinden, işten kaçmak, yasal olarak cezalandırılmaktan kurtulmak, uyuşturucu elde etmek, parasal kazanç sağlamak veya daha iyi bir yaşam standardı edinmek gibi dış uyarıların motive ettiği, gerçek olmayan fizyolojik ya da psikolojik semptomlar üretmek ya da var olanları abartmak”2 . 

Bu yönüyle malingering kavramı, hasta taklidi yapma ya da hastalık uydurma durumunu tanımlayan bir kavramdır. Kavramın gerçek bir akli bozukluğu temsil ettiği yönünde yeterince bilimsel bulgu yoktur. Ancak bu duruma antisosyal kişilik bozukluğu başta olmak üzere, bazı kişilik bozukluklarının eşlik ettiği bilinmektedir. Tanımdan da anlaşılacağı gibi, bireylerin bilinçli ve istemli olarak başkalarını kazanç elde etmek ya da işten kaçmak amacıyla kandırma eğiliminde olmaları insan kaynakları yöneticilerini de yakından ilgilendirmektedir. Kavram bu yönüyle de pek çok ülkede yakından tanınmakta ve çeşitli araştırmalara konu olmaktadır. Her ne kadar ülkemizde psikiyatri uzmanları bu tür vakalarla sıkça karşılaşıyor ve duruma duyarlı iseler de, insan kaynakları yönetimi açısından yeterli bilincin oluştuğundan söz etmek zordur. 

Oysa Opel şirketinin temaruza yönelik davranışların iş verimine olumsuz etkisini ortadan kaldırmak için ürettikleri yöntem başarılı bir uygulama olarak literatürde yerini almıştır. Opel, yıl sonunda çalışanlarına maaşlarının % 70 kadarını ikramiye olarak vermektedir. Fakat yapılan incelemelerde hastalık nedeniyle izin almaların yıl ortalaması çalışma zamanına göre % 11’lere vardığı da bilinmektedir. Yönetim işçi sendikasının da desteğini alarak yıl sonu ödenen ikramiyelerin yıl içi alınan hastalık izinleri ile ilintilendirileceğini duyurur. Bu karardan sonra 1991 yılında % 11 civarında olan hastalık nedeni ile işe devam etmeme oranı % 5.3’e düşmüştür. Bu olumlu değişim karşısında Opel ikramiyelerde hiçbir kısıtlamaya gitmeye gerek duymamıştır. Çünkü şirketin yıl sonu itibari ile 100 milyon DM tasarruf sağlaması sonucu uygulama fazlasıyla amacına ulaşmıştır 3 .




1 Mithat Enç, Ruhbilim Terimleri Sözlüğü. Türk Dil Kurumu Sözlüğü, İkinci Baskı, Ankara, Türk Dil Kurumu Yayınları, 1980.

2 Arthur T. Meyerson, Malingering: In Comprehensive Text Book of Psychiatry, New York, H. I. Kaplan, B. J. Sadok, 1989. 

3 F. Almanya’da İş Hayatında Temaruze Karşı Önlemler, http://www.sosyalsiyaset.com/ documents/f_almanya_temaruze.htm.



Kaynak:  Marmara Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi YIL 2007, CİLT XXIII, SAYI 2 İŞ YAŞAMINDA TEMARUZ OLGUSU (Malingering) Yrd. Doç. Dr. Salim ATAY

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/3721


Turgut Özal: Acıyıp bir şans vermeyelim!




Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın idamının 40. yılında eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ABD'den Tercüman Gazetesi'ne yazdığı bir mektup ortaya çıktı. Turgut Özal "Acıyıp bir şans daha vermeyelim" diyerek Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın asılmasını istiyor.





Muhterem Ahmet beyefendi,

Teknik Üniversite duvarlarına, bir tarafa köprü karikatürü, diğer tarafa da 6. Filo’yu koyarak ‘Köprü ve bekçisi’ diyen komünistlerin, aslında neyin peşinde oldukları bugün daha iyi anlaşılmıyor mu?

Bir senelik bir Örfi İdare, bütün melanet ve hıyanetlerini meydana çıkardığı gibi, Türkiye’nin kalkınması için sarf edilen insanüstü gayretlere yapılan insafsız hücumların kasti hüviyetlerini de ortaya çıkarmıştır. Zaman, muhakkak durumu daha iyi gösterecektir.

Fakat bir endişem var:

Tarihten, tecrübeden ders alacak mıyız, yoksa sözde bir acıma duygusu ile karıştırılan, aslında maksatlı birtakım oyunlara alet olarak Türkiye’yi yıkmak isteyenlere bir şans daha mı vereceğiz?

Türkiye hiçbir zaman komünist olmayacaktır, ama kalkınma yolunda kaybettiğimiz zamanları geri getirmenin mümkün olmamasından korkuyorum.

https://www.cnnturk.com/turkiye/ozalin-deniz-gezmis-mektubu



Hüseyin İnan, Yusuf Aslan, Deniz Gezmiş 6 Mayıs 1972'de sabaha karşı Ankara'da Ulucanlar Cezaevi'nde idam edildiler.  

6 Mayıs 1972'de cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, başbakan Nihat Erim, adalet bakanı Suat Bilge, içişleri bakanı Ferit Kubat idi







Hüseyin İnan 

Hüseyin İnan, 1949'da Kayseri'nin Sarız ilçesine bağlı Bozhöyük köyünde doğdu. İlk ve orta okulu Sarız'da, liseyi Kayseri'de okudu.

1966'da ODTÜ İdari Bilimler Bölümü'ne kayıt oldu. 1968'de Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve daha sonra Milli Demokratik Devrim (MDD) içindeki ayrılıklarda, giderek belirginleşen illegal ve dar örgütçülük fikri etrafında çekirdek bir grup oluşturup, kır gerillası yoluyla anti-emperyalist mücadele verme fikrini geliştirmeye çalıştı.

Özellikle ODTÜ kökenli olan ve temelini İnan'ın attığı bu grup daha sonra, THKO'nun çekirdek kadrosunu oluşturacaktı.

14 Ekim 1969'da Filistin Kurtuluş Örgütü'nün El Fetih kamplarına gitti ve orada İsrail'e karşı savaştı. 1 Ocak 1971'de Türkiye İş Bankası Emek Şubesi soygunu, ABD askeri tesislerinin basılarak bir ABD'lilerin kaçırılması ve daha sonra dört Amerikalının kaçırılması eylemlerinde yer aldı. 24 Mart 1971'de Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde yakalanarak, 9 Kasım 1971'de Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan'la birlikte idama mahkum edildi. 










Yusuf Aslan

Yusuf, 1947'de Yozgat'ın bir köyünde doğdu. Ortaöğrenimini dindar ve anti-komünist eğilimlerle, gelenekçi önyargıların güçlü olduğu bir çevrede tamamladı.

1966'da ODTÜ'ye girdi. Bir yıla kalmadan ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübü'nün üyesi oldu, Dev-Genç içinde çalışmaya başladı. Bu dönemden itibaren önce hazırlık okulunda, sonra da mühendislik fakültesinde patlak veren boykotların ve hemen ardından ODTÜ işgalinin önde gelen örgütçülerinden oldu. İlk yargılandığı eylem,  Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Türkiye Büyükelçisi Robert Commer'in arabasının yakılmasıydı.

1969'da arkadaşlarıyla birlikte Filistin'e gitti. Burada helikopter ve uçak pilotluğunu öğrendi. Traktörden helikoptere kadar her türlü aracı büyük bir ustalıkla kullanıyordu.

1970 yılında kurulan THKO'nun kurucusu ve önderlerinden olan Yusuf Aslan, Deniz Gezmiş'le birlikte Nurhak'a dağdaki gerilla grubuna katılmaya giderken, Sivas Şarkışla'da yaralı olarak yakalandı. Sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandı.











Deniz Gezmiş

Deniz Gezmiş, Ankara'nın Ayaş ilçesinde 27 Şubat 1947'de doğdu. Öğretmen bir ailenin çocuğu olarak çeşitli kentlerde ilk ve orta öğrenimini gördü. Liseyi İstanbul'da bitirdi.

1966'da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne giren Gezmiş, lise yıllarında sol düşünceyle tanıştı ve 1965'te Türkiye İşçi Partisi'nin Üsküdar İlçesine üye oldu. 30 Ocak 1968'de Hukuk Fakültesi'nde Devrimci Hukukçular Örgütünü kuran Gezmiş, 12 Haziran 1968'de İstanbul Üniversitesi'nin işgal edilmesine önderlik etti.

İstanbul'a gelen 6. Filo'yu protesto eylemlerinde yer alan Gezmiş, 30 Temmuz'da bu eylemlerden dolayı tutuklandı ve 20 Eylül'de serbest bırakıldı. 1 Kasım 1968'de Samsun'dan İstanbul'a Mustafa Kemal Yürüyüşü'nü düzenledi.

1969 Haziran'ında Filistin'e giderek Eylül'e kadar Filistin gerilla kamplarında kalan Gezmiş, 20 Aralık 1969'da yakalandı ve Cihan Alptekin'le birlikte 18 Eylül 1970'e kadar tutuklu kaldı. Daha sonra Sinan Cemgil ve Hüseyin İnan'la birlikte Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nu (THKO) kurdu. 4 Mart 1971'de dört ABD'li erin kaçırılması eyleminde bulunan Gezmiş, erlerin serbest bırakılmasından sonra Sivas'ın Şarkışla ilçesinin Gemerek nahiyesinde Yusuf Aslan'la birlikte yakalandı. (BÇ)






Deniz, Yusuf, Hüseyin'in idamına 'evet' diyenlerin tam listesi

   

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idamına evet diyen milletvekillerinin tam listesini bir kez daha hatırlatıyoruz...


06.05.2019

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idam edilmesi için mecliste "elini kaldıranlar" hala hafızalarda. 


Oylamanın yapıldığı tarihlerde Adalet Partisi (AP), Bağımsız (Bğz.), Birlik Partisi (BP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Güven Partisi (GP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Millet Partisi (MP) Türkiye İşçi Partisi (TİP), Yeni Türkiye Partisi (YTP) mecliste bulunan partilerdi.


Tutanaklara göre, söz konusu yasa tasarısıyla ilgili mecliste oy verenler 323, kabul edenler 273, reddedenler 48, çekimserler 2, oylamaya katılmayanlar 118 ve açık üyelikler 9 olarak kayıtlara geçti.


İşte o isimler: 


KABUL EDENLER


Adana: Cevdet Akçalı (AP), Fazıl Güleç (CHP), M. Salahattin Kılıç (AP), Melih Kemal Küçüktepepınar (CHP), Ali Cavit Oral (AP), Emir H. Postacı (CHP), Kemal Satır (CHP), Ahmet Topaloğlu (AP), Turgut Topaloğlu (GP), Alpaslan Türkeş (MHP), Hüsamettin Uslu (AP)


Adıyaman: M. Zeki Adıyaman (AP), Ali Avni Turanlı (Bğz.)


Afyonkarahisar: Hasan Dinçer (AP), Hamdi Hamamcıoğlu (GP), Ali İhsan Ulubahşi (AP), Kazım Uysal (AP)


Amasya: Yavuz Acar (AP), Salih Aygün (AP)


Ankara: Orhan Alp (AP), Oğuz Aygün (AP), Musa Kazım Coşkun (AP), Orhan Eren (AP), İ. Sıtkı Hatipoğlu (CHP), Mustafa Maden (AP), H. Turgut Toker (AP), Aydın Yalçın (AP), Ferhat Nuri Yıldırım (AP), Şerafettin Yıldırım (AP), Mustafa Kemal Yılmaz (AP)


Antalya: Hasan Akçalıoğlu (AP), İhsan Ataöv (AP), Süleyman Çiloğlu (AP), Ömer Eken (AP), Rafet Eker (AP, Hasan Ali Gülcan (CHP)


Artvin: Mustafa Rona (AP)


Aydın: Nahit Menteşe (AP), İsmet Sezgin (AP), Fikret Kayaalp Turhangil (AP)


Balıkesir: İbrahim Aytaç (AP), Cihat Bilgehan (AP), M, Şükrü Çavdaroğlu (AP), Kemal Erdem (AP), Ahmet İhsan Kırımlı (AP), M. Nurettin Sandıkçıoğlu (CHP), Osman Tarı (AP)


Bilecik: Şadi Binay (AP)


Bingöl: Mehmet Sıddık Aydar (Bğz.), Mehmet Bilgin (YTP)


Bolu: Ahmet Çakmak (AP), Nihat Bayramoğlu (AP), Halil İbrahim Cop (AP), M. Şükrü Kıyıkoğlu (AP)


Burdur: A. Mukadder Çiloğlu (AP), Mehmet Özbey (AP)


Bursa: Ahmet Türkel (AP), Barlas Küntay (AP), Cemal Külahlı (AP), Ertuğrul Mat (AP), Kasım Önadım (AP), Mehmet Turgut (AP), Mustafa Tayyar (AP)


Çanakkale E. Kemal Bağcıoğlu (AP), Mesut Hulki Önür (AP), Refet Sezgin (AP), Zekiye Gülsen (AP)


Çankırı: Nuretin Ok (AP)


Çorum: Abdurrahman Güler (AP), Arslan Topçubaşı (AP), İhsan Tombuş (AP), Kemal Demirer (AP), Yakup Çağlayan (AP)


Denizli: Ali Uslu (AP), Hasan Korkmazcan (AP), Mehmet Emin Durul (AP), Sami Arslan (AP)


Diyarbakır: Abdüllatif Ensarioğlu (AP), Behzat Eğilli (AP), Hasan Değer (Bğz.), Necmettin Gönenç (AP), Nazif Yıldırım (YTP), Sabahattin Savcı (AP)


Edirne: M. İlhami Ertem (AP)


Elazığ: Hayrettin Hanağası (CHP), Samet Güldoğan (AP)


Erzincan: Hüsamettin Atabeyli (AP)


Erzurum: Cevat Önder (AP), Naci Gacıroğlu (AP), Rasim Cinisli (AP), Rıfkı Danışman (AP), Turhan Bilgin (AP), Sabahattin Aras (AP)


Eskişehir: Mehmet İsmet Angı, (AP) Şevket Asbuzoğlu (CHP), Orhan Oğuz (AP), Seyfi Öztürk (AP), M. Şemsettin Sönmez (AP)


Gaziantep: Ali İhsan Göğüş (CHP), Erdem Ocak (AP), İ. Hüseyin İnceoğlu (GP), Mehmet Kılıç (AP), Mehmet Lütfi Söylemez (AP)


Giresun: Abdullah İzmen (AP), M. Emin Turgutalp (AP), Hidayet İpek (AP), İ. Kayhan Naiboğlu (CHP), Mustafa Kemal Çilesiz (CHP), Nizamettin Erkmen (AP)


Gümüşhane: Ekrem Saatçi (AP), Mustafa Kahraman (AP), Necati Alp (CHP), Nurettin Özdemir (CHP)


Hatay: Ali Yılmaz (AP), Hüsnü Özkan (CHP), Halil Akgöl (AP), Talat Köseoğlu (AP)


Isparta: Ali İhsan Balım (AP), Süleyman Demirel (AP), Yusuf Uysal (AP)


İçel: H. Cavit Okyayuz (AP), Kadir Çetin (AP) Mazhar Arıkan (AP), Turhan Özgüner (CHP)


İstanbul: İbrahim Abak (AP), İsmail Hakkı Arar (CHP), Sadettin Bilgiç (AP), Ferruh Bozbeyli (AP), İlhan Egemen Darendelioğlu (AP), Tekin Erer (AP), Nuri Erdoğan (AP), Orhan Cemal Fersoy (AP), Hasan Güngör (AP), Mustafa Fevzi Güngör (AP), A. Şeref Laç (AP), Osman Özer (AP), Akgün Silivrili (AP), İsmail Hakkı Tekinel (AP), Naime İkbal Tokgöz (AP), A. Turgut Topaloğlu (AP), Hasan Türkay (AP), Mehmet Yardımcı (AP)


İzmir: Şevket Adalan (CHP), Mustafa Akan (AP), Şükrü Akkan (AP), Muzaffer Fazlı Arınç (AP), Burhanettin Asutay (CHP), Münir Daldal (AP), Ali Nailli Erdem (AP), İhsan Gürşan (AP), Nihat Kürşad (AP), Akın Özdemir (AP), Orhan Demir Sorguç (AP)


Kars: Latif Aküzüm (AP), İsmail Hakkı Alaca (AP), Mustafa Doğan (AP), Kemal Kaya (AP), Veyis Koçulu (AP), Osman Yeltekin (CHP)


Kastamonu: Orhan Ali Deniz (AP), Hüseyin Sabri Keskin (AP), Mustafa Topçular (AP), Hasan Tosyalı (GP)


Kayseri: M. Şevket Doğan (AP), Turhan Feyzioğlu (GP), Hayrettin Nakipoğlu (AP), Vedat Ali Özkan (AP), Enver Turgut (AP), Mehmet Türkmenoğlu (GP)


Kırklareli: Mehmet Atagün (AP), Feyzullah Çarıkçı (AP), Hasan Korkut (AP)


Kırşehir: Cevat Eroğlu (MP), Mustafa Kemal Güneş (AP)


Kocali: Cevat Ademoğlu (AP), Vehbi Engiz (AP), Sabri Yahşi (AP)


Konya: İrfan Baran (CHP), Bahri Dağdaş (AP), Mustafa Kubilay İmer (AP), İhsan Kabadayı, (GP) M. Necati Kalaycıoğlu (AP), İ. Ethem Kılıçoğlu (AP), Baha Müdderrisoğlu (AP), Tahsin Yılmaz Öztuna,(AP) Faruk Sükan (AP), Vefa Tanır (GP)


Kütahya: Ahmet Fuat Azmioğlu (AP), Ali Erbek (CHP), A. Mesut Erez (AP), İlhan Aksoy (AP)


Malatya: Ahmet Karaaslan (Bğz.), İsmail Hakkı Şengüler (AP)


Manisa: Ertuğrul Akça (AP), Mustafa Orhan Daut (AP), C. Selçuk Gümüşpala (AP), Hilmi Okçu (AP), Vehbi Sınmaz (AP), Kamil Şahinoğlu (AP), Önal Şakar (AP)


Maraş: Atilla İmamoğlu (AP), Veysi Kadıoğlu (AP), M. Zekeriya Kürşad (AP)


Mardin: Esat Kemal Aybar (AP), Abdülkadir Kermooğlu (AP), Abdülkadir Özmen (Bğz.), Abdürrahim Türk (Bğz.)


Muğla: Adnan Akarca (AP), Mualla Akarca (CHP), Ahmet Buldanlı (AP), İzzet Oktay (AP)


Muş: Nimet Ağaoğlu (YTP), Kasım Emre (Bğz.)


Nevşehir: Hüsammettin Başer (AP), Esat Kıratlıoğlu (AP)


Niğde: M. Naci Çerezci (AP), H. Avni Kavurmacıoğlu (AP), M. Nuri Domanoğlu (CHP), Haydar Özalp (AP)


Ordu: Ata Bodur (AP), Cengiz Ekinci (AP), Hamdi Mağden (AP), Kemal Şensoy (AP)


Rize: Erol Yılmaz Akçal (AP), Hasan Basri Albayrak (AP), Salih Zeki Köseoğlu (AP)


Sakarya: Nuri Bayar (AP), Yaşar Bir (AP), Güngör Hun (AP), M. Vedat Önsal (AP)


Samsun: Talat Asal (AP), Mustafa Boyar (CHP), Doğan Kitaplı (AP), Nafiz Yavuz Kurt (AP), Hüseyin Özalp (AP), Bahattin Uzunoğlu (AP), İsmet Yalçıner (AP)


Siirt: Zeki Çeliker (AP), Mehmet Nebi Oktay (GP)


Sinop: Hilmi Biçer (AP)


Sivas: Enver Akova (AP), Kadir Eroğan (AP), Tevfik Koraltan (AP), Yusuf Ziya Önder (AP)


Tekirdağ: Orhan Öztrak (GP)


Tokat: Hüseyin Abbas (AP), İsmet Hilmi Balcı (Bğz.), Osman Hacıbaloğlu (AP), Mehmet Kazova (AP), Reşit Önder (GP), Yusuf Ulusoy (BP)


Trabzon: Ahmet İhsan Birincioğlu (AP), Necati Çakıroğlu (AP), Ekrem Dikmen (AP), Selahattin Güven (AP), Cevat Küçük (CHP), Ali Rıza Uzuner (CHP)


Urfa: Mehmet Aksoy (AP), Necmettin Cevheri (AP), Mehmet Ali Göklü (AP), Bahri Karakeçili (AP)


Uşak: Orhan Dengiz (AP), M. Fahri Uğrasızoğlu (AP)


Van: Mehmet Emin Erdinç (Bğz.), Kinyas Kartal (AP), Fuat Türkoğlu(AP), Mehmet Salih Yıldız (GP)


Yozgat: İsmet Kapısız (MP), Turgut Nizamoğlu (AP), Neşet Tanrıdağ (AP)


Zonguldak: Fuat Ak (AP), Ahmet Nihat Akın (AP), Ahmet Güner (CHP), S. Tekin Müftüoğlu (AP), Kevni Nedimoğlu (AP)


REDDEDENLER 


Adıyaman: Kemal Kırıkoğlu (CHP), Yusuf Ziya Yılmaz (CHP)


Ankara: Kemal Ataman (CHP), İbrahim Cüceloğlu (CHP), A. Sakıp Hiçerimez (CHP), Osman Soğukpınar (CHP), Yusuf Ziya Yağcı (CHP)


Artvin: Abdullah Naci Budak (CHP)


Bitlis: Kenan Mümtaz Akışık (CHP)


Bolu: Kemal Demir (CHP)


Burdur: Nadir Yavuzkan (CHP)


Bursa: Nail Atlı (CHP)


Çankırı: Nuri Çelik Yazıcıoğlu (CHP)


Edirne: Cevat Sayın (CHP)


Elazığ: Mehmet Aytuğ (CHP)


Erzincan: Hasan Çetinkaya (CHP)


Erzurum: Selçuk Erverdi (CHP)


İçel: Celal Kargılı (CHP)


İstanbul: Mehmet Ali Aybar (TİP), Hüseyin Dolun (CHP), Mustafa Necdet Uğur (CHP), Reşit Akif Ülker (CHP), Lebit Yurdoğlu (CHP).


İzmir: Şeref Bakşık (CHP), M. Hulusi Çakır (CHP)


Kars: Kemal Güven (CHP), Kemal Okyay (CHP)


Kayseri: Tufan Doğan Avşargil (CHP), Mehmet Yüceler (CHP)


Kırklareli: Beyti Arda (CHP)


Konya: Mustafa Üstündağ (CHP)


Malatya: Hakkı Gökçe (CHP), İsmet İnönü (CHP)


Manisa: Muammer Ertem (CHP), Mustafa Ok (CHP)


Maraş: Mehmet Özdal (CHP).


Muğla: Ali Döğerli (CHP)


Muş: Nermin Neftçi (CHP)


Niğde: Mevlüt Ocakçıoğlu (CHP)


Ordu: Hasan Ferda Güley (CHP)


Sakarya: B. Turgut Boztepe (CHP), Hayrettin Uysal (CHP)


Samsun: Yaşar Akal (CHP)


Siirt: Mehmet Adil Yaşar (CHP)


Tekirdağ: Yılmaz Alpaslan (CHP)


Tunceli: Hüseyin Yenipınar (CHP)


Uşak: Adil Turan (CHP)


Zonguldak: Bülent Ecevit (CHP)


ÇEKİMSERLER


Erzurum: Gıyasettin Karaca (CHP)


Samsun: Nihat Kale (CHP)


OYLAMAYA KATILMAYANLAR 


Adana: Ali Rıza Güllüoğlu (CHP), Şevket Yılmaz (CHP)


Afyonkarahisar: Mehmet Rıza Çerçel (AP), Şevki Güler (AP), Süleyman Mutlu (CHP)


Ağrı: Abdülkerim Beyazıt (CHP), Nevzat Güngör (AP), Kasım Küfrevi (GP)


Amasya: Vehbi Meşhur (CHP), Kazım Ulusoy (BP)


Ankara: Hüseyin Balan (BP), Orhan Birgit (CHP), Sinan Bosna (AP), Osman Bölükbaşı (MP), Şinasi Özdenoğlu (CHP), Emin Paksüt (GP), Fatma Suna Tural (MP), Cengizhan Yorulmaz (CHP)


Antalya: Ömer Buyrukçu (CHP)


Artvin: Sabit Osman Avcı (AP)


Aydın: Kemal Ziya Öztürk (AP), Mehmet Çelik (CHP), M. Kemal Yılmaz (CHP)


Balıkesir: Salih Zeki Altınbaş (CHP), Mehmet Niyazi Gürer (CHP), Mevlüt Yılmaz (AP)


Bilecik: Mehmet Ergül (CHP)


Bitlis: Abidin İnan Gaydalı (AP)


Bursa: Sadrettin Çanga (CHP), İbrahim Öktem (CHP)


Çanakkale: Mustafa Çalıkoğlu (CHP)


Çankırı: Mustafa Hazım Dağlı (AP), Arif Tosyalıoğlu (AP)


Çorum: Cahit Angın (CHP), Ali Naki Ulusoy (BP)


Denizli: İlhan Açıkalın (CHP), Fuat Avcı (AP), Arif Hüdai Oral (CHP)


Edirne: Veli Gülkan (AP)


Elazığ: Ali Rıza Septioğlu (Bğz.)


Erzincan: Sadık Perinçek (AP), Naci Yıldırım (CHP)


Erzurum: Fetullah Taşkesenlioğlu (AP)


Eskişehir: B. Sıtkı Karacaşehir (CHP)


Gaziantep: Şinasi Çolakoğlu (CHP), Muhittin Sayın (CHP)


Hatay: Abdullah Cilli (Bğz.), M. Sait Reşa (CHP)


Isparta: Hüsamettin Akmumcu (AP)


İçel: Hilmi Türkmen (AP), Çetin Yılmaz (CHP)


İstanbul: Eşref Derinçay (CHP), İbrahim Bedreddin Elmalı (MP), Ahmet Bahir Ersoy (CHP), Orhan Eyüboğlu (CHP), Orhan Kabibay (CHP), Rıza Kuas (TİP)*, Sezai Orkunt (CHP), Haydar Özdemir (BP), M. Kazım Özeke (CHP), İlhami Sancar (CHP)


İzmir: Coşkun Karagözoğlu (CHP), Talat Orhon (CHP), Şinasi Osma (AP), Kemal Önder (CHP), Ali Naki Üner (AP)


Kars: Turgut Artaç (CHP)


Kastamonu: Muzaffer Akdoğanlı (CHP), Mehmet Seydibeylioğlu (CHP)


Kırşehir: Mustafa Aksoy (CHP)


Konya: Necmettin Erbakan (Bğz.), Sezai Ergun (AP), Sadi Koçaş (CHP), Orhan Okay (CHP), Özer Ölçmen (AP)


Kütahya: Mehmet Ersoy (AP), Kemal Kacar (AP)


Malatya: Mustafa Kaftan (CHP)


Manisa: Veli Bakırlı (CHP), Süleyman Çağlar (AP)


Maraş: M. Nejat Çuhadar (CHP), İbrahim Öztürk (Bğz.).


Mardin: Şevki Altındağ (CHP), Seyfi Güneştan (YTP)


Ordu: Memduh Ekşi (CHP), Ata Topaloğlu (CHP), Orhan Vural (CHP)


Rize: Sami Kumbasar (CHP)


Samsun: Kamran Evliyaoğlu (CHP), İlyas Kılıç (CHP)


Siirt: Selahattin Oran (YTP)


Sinop: Hilmi İşgüzar (MP), Mustafa Kaptan (AP), Tevfik Fikret Övet (CHP)


Sivas: Vahit Bozatlı (CHP), Hüseyin Çınar (BP), Ahmet Durakoğlu (CHP), Ekrem Kangal (CHP), M. Kemal Palaoğlu (CHP), Mustafa Timisi (BP)


Tekirdağ: Nedim Karahalil (AP), Mustafa Sabri Sözeri (AP)


Tokat: İsmail Hakkı Birler (CHP)


Trabzon: Mehmet Aslantürk (CHP), Mehmet Ali Oksal (AP), Ahmet Şener (CHP)


Tunceli: Kenan Aral (CHP)


Urfa: Necati Aksoy (CHP), Vehbi Melik (CHP)


Yozgat: İsmail Hakkı Akdoğan (AP), Abdullah Baştürk (CHP), Celal Ahmet Sungur (CHP)


Zonguldak: Hüseyin Baytürk (CHP), Sinan Fevzi Fırat (AP), Cahit Karakaş (CHP)


*TİP İstanbul milletvekili Rıza Kuas ağır hastalığı nedeniyle oylamaya katılamamıştır.



https://haber.sol.org.tr/turkiye/deniz-yusuf-huseyinin-idamina-evet-diyenlerin-tam-listesi-262366

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu’nun 16 Temmuz 1995 Tarihli Mezuniyet Töreni




vakit daralıyor

 



Ankara- Sincan 

Jin, Jiyan, Azadî, (Türkçe: Kadın, Yaşam, Özgürlük)

Viyana'daki bir duvar, bir Kürt kadınını ve Kürtçe "Kadın, Yaşam, Özgürlük" sloganını gösteriyor.




Jin, Jiyan, Azadî, (Türkçe: Kadın, Yaşam, Özgürlük) Kürt bağımsızlık hareketinde kullanılan ve kadınların önemini tanımayı amaçlayan popüler bir politik Kürt sloganıdır.[1][2]

Mehsa Emini'nin ölümünü takiben yapılan protestolarda, slogan, küresel protestocular tarafından hem orijinal Kürtçe halinde hem de Farsça versiyonunda (Farsça: زن زندگی آزادی, romanize: Zan, Zendegi, Azadi) kullanıldı. Libération, sloganı, Farsça dilinde ön sayfasında tesettürsüz İranlı kadınların arasına yazdırdı.

Erken Kürt kullanımı

Slogan jineoloji ile ilişkilidir ve Abdullah Öcalan tarafından ortaya çıkarılmıştır.[3] Slogan, 2000'lerde Kürt kadınlarının politik aktivitelerine damga vurdu ve yazılışı, ritmi ve çağrışımındaki önemi dolayısıyla cazibeli bir slogan sayıldı.[2] Slogan ayrıca IŞİD'e karşı savaş sırasında da Kürtler arasında kullanıldı.[4]


Dünyaya yayılışı

Bu alt başlık {{{1}}} tarihinden beri geliştirilmeye ihtiyaç duyuyor.

Bu alt başlığın geliştirilmesi gerekiyor.

Slogan ilk başta Kürt kadın savaşçıları tarafından kullanıldı ve sonra dünyada diğer protestolarda da popüler hale geldi.[5]


Kaynakça

^ Bocheńska, Joanna (2018). Rediscovering Kurdistan’s Cultures and Identities: The Call of the Cricket. Palgrave Macmillan. s. 47.

^ a b Çağlayan, Handan (2019). Women in the Kurdish Movement: Mothers, Comrades, Goddesses. Springer Nature. s. 197.

^ Neven, Brecht; Schäfers, Marlene (25 Kasım 2017). "Jineology: from women's struggles to social liberation". ROAR Magazine. 1 Eylül 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ekim 2022.

^ Hamad, Words by Sarah Lazarus Photographs by Sonja (28 Ocak 2019). "Women. Life. Freedom. Female fighters of Kurdistan". CNN (İngilizce). 28 Ocak 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Eylül 2022.

^ "کام ژن؟ کام ژیان؟ کام ئازادی؟" [Hangi kadın? Hangi yaşam? Hangi öz

6 Mart 2023 Pazartesi

quo vadis domine – nereye tanrım






 “Quo vadis, Domine?


Bir Katolik efsanesinde “Nereye?” sorusu öne çıkar. Hristiyanlığın ilk yıllarında Neron’un zulmünden ve yangınından kurtulmak için Roma’dan kaçmaya çalışan Havari Petrus, Appienne yolunda Roma’ya ve yangına doğru gitmekte olan ışık buketi içindeki Hz. İsa’yla karşılaşır.

Aziz Petrus hayretten ne diyeceğini şaşırarak: İsa’ya “Quo vadis, Domine? (Nereye Hazret)” diye sorar.

İsa’nın cevabı şöyledir: “Sen aydınlatılmayı bekleyen kuzucuklarımı (insanları) bırakıp uzaklaştığın için ben tekrar çarmıha gerilmek ve acı çekmek üzere Roma’ya gidiyorum.”


Alan Watts - Hiçliği Düşün





Ölüm hakkında düşünmek ciddi derecede önemlidir. Onu geçiştiririz. Ölüm, halının altına itilir. Hastanede sizi olabildiğince çok hayatta tutmaya çalışırlar, her ne kadar umutsuz görünse de durum. Size öleceğinizi söylemezler. Ailenize “umutsuz” bir vaka olduğu söylenmek zorunda kalındığında, sıklıkla hastaya söylenmemesi konusunda uyarırlar. Ve bütün akrabalar boş bir sırıtmayla  “bir aya iyi olacaksın, sonra deniz kenarında tatile çıkıp kuşları dinleyeceğiz” derler. Ve ölmekte olan kişi bunun saçmalık olduğunu bilmektedir. Ölümü her türlü şeytani ulumalarla lanetledik. Korku dolu öbür dünyalar yarattık. Cennetin Hristiyan versiyonu en az cehennem kadar berbat. Demek istediğim, kimse sonsuza kadar kilisede olmak istemez! Özellikle çocuklar “tahtında secde et ve bak, kendine bak” dendiğinde kesinlikle dehşete düşüyorlar. Ölümden sonra kendi hakimimizle, hakkımızda her şeyi bilenle karşılaşacağımız fikri ile karşı karşıyayız. Bu da her şeyin başlangıcından beri senin bir yaramaz oğlan, ya da yaramaz bir kız, özellikle kız olduğunu bilen büyük-baba oluyor. Senin sıradan varlığının derinliklerine bakacak ve kim bilir ne kasvetli şeyler ortaya atacak.


Ya da reenkarnasyona inanıyor olabilirsiniz. Ve bir sonraki hayatınızın, bir öncekinde yaptıklarınıza göre bir ödül veya ceza olduğunu düşünebilirsiniz. Bu hayatta cinayetten yırttığınızı biliyorsunuzdur, ve en korkunç şeyler de bir sonrakinde ortaya çıkacak. Ölüme bir felaketmiş gibi bakıyorsunuz. Sonra, bir diğerleri var “öldüğün zaman ölürsün” diyen.

Sanki hiç bir şey olmayacakmış gibi.  O halde ne diye telaşlanacaksın ki ? Eh, bu fikri fazla sevdiğimiz söylenemez, korkunç görünür. Ölmek nasıl olurdu biliyor musunuz ? Uyumak ve bir daha hiç uyanmamak ? Ölümün benzemeyeceği çok şey var. Canlı canlı gömülmek gibi olmayacak. Sonsuza kadar karanlıkta olmak gibi olmayacak. Size söyleyeyim, sanki hiç var olmamışsınız gibi olacak. Sadece siz değil, diğer her şey de öyle. Sadece hiç olmamış gibi ve bundan pişman olacak da kimse yok. Ve hiç bir sorun yok. Bunun üzerinde biraz düşünün. Bunun hakkında gerçekten düşündüğünüzde garip bir his oluyor. Gerçekten hayal edin. Her şeyi olduğu gibi durdurarak. Ve bunu durdurmak olarak bile tanımlayamazsınız.

Çünkü bir başlangıç olmadan durdurmuş olmazsınız. Başlangıç yoktu. Sadece.. hiçlik vardı.

Düşününce, bu doğmadan önceki halinizdir. Hatıralarda gidebildiğiniz kadar geriye giderseniz hep aynı yere gelirsiniz. Ve geleceği tahmin ederek ileri doğru gittikçe, ölümün nasıl olacağına kadar. O zaman aklınıza komik düşünceler gelir. Bu boşluk dediğimiz şeyin eşidir. Şimdi hepimiz hayatta olduğumuzu düşünüyoruz. Gerçekten burada olduğumuzu düşünüyoruz. Varlık diye bir şey var. Bunu bir gerçeklik olarak, bir zamanlar ölü değilsek, nasıl deneyimlebilirdik ? Bir zamanlar burada olmadığımız gerçeğinin kontrastı dışında bize burada olduğumuz kavramını en ufak veren ne ?  Ve dahası, burada olmayacağımızı ?


Alan Watts

Elazığ halkına İncil diye Kuran-ı Kerim okutulursa...




Melekler, etrafında toplanırlar ve Rabbinin arşını o gün, onların üstünde, sekiz melek taşır.

Hâkka Suresi 17. Ayet


Nehyedildikleri şeyleri yapmakta ısrar edince onlara aşağılık maymun olun dedik

A’râf Suresi 166. Ayet


https://www.kuranmeali.com/AyetKarsilastirma.php?sure=7&ayet=166

https://www.kuranmeali.com/AyetKarsilastirma.php?sure=69&ayet=17




A’râf Suresi 166. Ayet

Arapça Metin

Detaylı İnceleme Yeni

فَلَمَّا عَتَوْا عَنْ مَا نُهُوا عَنْهُ قُلْنَا لَهُمْ كُونُوا قِرَدَةً خَاسِـ۪ٔينَ


Türkçe Transcript (*)

Felemmâ ‘atev ‘an mâ nuhû ‘anhu kulnâ lehum kûnû kiradeten ḣâsi-în(e)


Abdulbaki Gölpınarlı Meali

Nehyedildikleri şeyleri yapmakta ısrar edince onlara aşağılık maymun olun dedik.


Abdullah-Ahmet Akgül Meali

Ne zaman ki bunlar, kendisinden nehyolundukları ‘şeyi yapmada ısrar edip başkaldırınca’ onlara: “Aşağılık maymunlar olunuz” dedik. (Onları taklitçi ve bâtılın takipçisi şahsiyetsiz kimseler haline getirdik.)


Abdullah Parlıyan Meali

Ve sonra da kendilerine yasak edilen şeyleri yapmakta küstahça diretenleri de: “Aşağılık maymunlar olun!” diyerek cezalandırdık.


Ahmet Tekin Meali

Onlar, ilmimizin-hikmetimizin gereği yasaklandıkları kötülüklerde, bunların sözcülüğünde, savunuculuğunda daha da ileri gitmeye serkeşlikte bulunmaya başladıklarında onlara:

“Aşağılık maymunlar olun" dedik.


Ahmet Varol Meali

Büyüklük taslayarak kendilerine yasak edilenleri bırakmamaları üzerine onlara: "Aşağılık maymunlar olun" dedik.


Ali Bulaç Meali

Onlar, sakındırıldıkları 'şeyi yapmada ısrar edip başkaldırınca' onlara: 'Aşağılık maymunlar olunuz' dedik.


Ali Fikri Yavuz Meali

Böylece onlar, kibirlenerek yasak edildikleri şeyi yapınca kendilerine: “- Hor ve zelîl maymunlar olun.” dedik.


Bahaeddin Sağlam Meali

Yasaklandıkları konularda haddi aştıkları zaman onlara “aşağılık maymunlar olun” dedik.


Bayraktar Bayraklı Meali

Sonra da, kendilerine yasaklanan şeyleri yapmakta küstahça direttikleri zaman onlara, “Aşağılık maymunlar olun!” dedik.


Besim Atalay Meali (1965)

İmdi onlar, yasak olan şeyleri, aşırılık göstererek yapınca: «Maymun olun, uzak olun !» dedik biz onlara


Cemal Külünkoğlu Meali

Sakındırıldıkları kötülüğü ısrarla ve küstahça işlemeye devam edince, kendilerine: “Birer aşağılık maymun olunuz” dedik. 


Bkz.2/65, 5/60Kur’an’da üç ayrı yerde (Bakara 2/65, Maide 5/60 ve A’raf Surelerinde) “maymunlaşın, maymuna dönün” ifadesi kullanılmıştır. Otoritelerin... Devamı..

Cemil Said (1924)

Kendilerine tecâvüzi men’ olunan hudûdı tecâvüz itdikleri zamân "İnsan cem’iyetinden menfûr maymun olunuz" didik.


Diyanet İşleri Meali (Eski)

Kendilerine edilen yasakları aşınca, onlara: "Aşağılık birer maymun olun" dedik.


Diyanet İşleri Meali (Yeni)

Yasaklandıkları şeylerden vazgeçmeye yanaşmayınca da onlara “aşağılık maymunlar olun” dedik.


Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)

Kendilerine yasak edilen şeyler karşısında küstahça diretince onlara, “Aşağılık maymunlar olun!” dedik.


Diyanet Vakfı Meali

Kibirlenip de kendilerine yasak edilen şeylerden vazgeçmeyince onlara: Aşağılık maymunlar olun! dedik.  


 Yahudi kabilelerinden bir gurup, cumartesi gününe saygı göstermediği için dejenere edilip domuz ve maymun şekline konulmuşlardır. Bir insanın şeklini... Devamı..

Edip Yüksel Meali

Kendilerine yasaklananlara uymayınca da onlara, "Aşağılık maymunlar olun!," dedik.


Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Böylece onlar kibre kapılıp yasak kılınan şeylerden vazgeçmeyince, biz de onlara, hor ve zelil maymunlar olun, dedik.


Elmalılı Meali (Orijinal)

Vaktâki artık o nehy edildikleri şeylerden dolayı kızıb tecavüz etmeğe de başladılar, biz de onlara maymun olun keratalar dedik


Erhan Aktaş Meali

Yasaklandıkları şeyleri yapmakta ısrar edince, onlara: “Düşkün maymunlar¹ olun.” dedik.²


1- Ahlaken, kişilik ve davranış yönünden maymunlar gibi olun. 2- 2: 65: İçinizden sebt\te sınırları aşanları elbette bilirsiniz. İşte budan dolayı... Devamı..

Hasan Basri Çantay Meali

Bu suretle onlar serkeşlik ederek yasak edileni yapmakda ısraar edince kendilerine: «Hor ve zelil maymunlar olun» dedik.


Hayrat Neşriyat Meali

Buna rağmen (onlar), kendisinden yasaklandıkları şeylerde (ısrâr ile) isyân ettiklerinde, (biz de) onlara: “Aşağılık kimseler olarak, maymunlar olun!” dedik.(1)


(1)İbn-i Abbâs (ra)’dan gelen bir rivâyete göre bu tâife, ibret-i âlem olmak üzere üç gün maymun olarak kalmışlar, insanlar onları gördükten sonra hel... Devamı..

İlyas Yorulmaz Meali

Yasaklandıkları şeylere karşı başkaldırınca, onlara “Aşağılık maymunlar olun” dedik.


İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu

Böylece, kendilerine yasak edilenleri yapmakta direnip durunca Biz de onlara: "Alçak maymunlara dönün" dedik.


İsmail Hakkı İzmirli

Onlar yasak olundukları balık avlama hususunda serkeşlik edince onlara «— Rahmet-i ilâhiyeden uzak olduğunuz halde Maymun olun» dedik.


İsmail Yakıt

Ne zaman ki onlar kendilerine yasaklanan şeyden vazgeçmeye yanaşmadılar. Biz de onlara, “Aşağılık maymunlar olunuz!” dedik.⁶⁰


60 “Aşağılık maymunlar olunuz” emri, ahlaki bir anlam içermektedir. Nitekim “Tabiîn’den meşhur Mücâhid: Yalnız kalpleri maymuna dönüştürüldü, yani ruh... Devamı..

Kadri Çelik Meali

Sakındırıldıkları şeyde taşkınlık edince onlara, “Aşağılık birer maymun olun” dedik.


Mahmut Kısa Meali

Onlar, iyice azgınlaşarak kendilerine yasaklanan çirkin davranışları ısrarla yapmaya devam edince, Biz de onlara, “Aşağılık maymunlar olun!” dedik.Böylece, onları şeklen maymunlara dönüştürdük ve üç gün sonra helâk ettik. Onların izinden yürüyenleri ise, ihtirâsları uğruna tüm insânî değerleri ayaklar altına alan, gözü doymaz, onursuz ve kişiliksiz insanlar hâline getirdik.


Mahmut Özdemir Meali

Nehy edildikleri şeylerden çıkıp azdıklarında onlara:

-“Kovalanan maymunlar olun!” dedik.


Mehmet Çakır Meali

Yasakları açık açık ihlâl etmeye cüret ettiklerinde ise şunu dedik: " maymundan beter olun... "


Mehmet Çoban Meali

Kibirlenip yasalarımıza uymayanlara “Aşağılık maymunlar olun!” Dedik. Onlar kendileri gibi insanların yasaları önünde oyuncak oldular. Biz kullara kulluk etmeyiz derken kulların yasalarıyla yönetildiler. Güçlü olanlar hayatlarıyla oynayarak onları şaklabana çevirdi. Sirklerde insanları güldürmek için oynatılan maymunlara döndüler.


Mehmet Okuyan Meali

Yasaklanan şeyler nedeniyle haddi aşınca onlara “Aşağılık maymunlar (gibi) olun!” demiştik. [*]


Buradaki mesajın şeklen ve bedenen değil de manevi ve mecaz olarak bir dönüşüm olduğu kanaatindeyiz. Benzer mesajlar: Bakara 2:65; Mâide 5:60.... Devamı..

Mehmet Türk Meali

Onlar kendilerine yasaklanan şeyleri küstahça yapmaya devam edince, Biz de onlara: “Birer aşağılık maymun olun!” dedik.¹


1 Bunlar, cumartesi yasağına uymayan Yahûdîlerdir. Bunların gençleri maymuna, ihtiyarları da domuza dönüştürülmüşlerdir. Bazı müfessirlere göre domuza... Devamı..

Muhammed Esed Meali

ve sonra da, kendilerine yasak edilen şeyleri yapmakta küstahça direttikleri zaman onlara: “Aşağılık maymunlar gibi olun!” ¹³³ dedik.


133 Zemahşerî ve Râzî’ye göre, “Onlara ... dedik” ifadesi burada, “onlar hakkında hükmettik” ifadesiyle eş anlamlıdır. Bu gibi durumlarda Allah’ın “de... Devamı..

Mustafa Çavdar Meali

Ve haddi aşıp kendilerine yasaklananları çiğnediklerinde biz de onlara “Alçak maymunlar olun! Dedik. 2/65, 5/60


Mustafa İslamoğlu Meali

Ve sonunda, kendilerine yasaklanan şeyleri işlemekteki inatçı tutumları yüzünden onlara dedik ki: “Maymundan beter olun!”[¹²⁸²]


[1282] Lafzen: “Alçak maymunlar olun!” Doğaldır ki, kaynak dildeki söyleyiş vurgusu çeviriye yansıttığımız vurgudur. Kaynaklarda bu olayın deniz ve gö... Devamı..

Osman Fırat Meali

Yasaklandıkları şeylerden vazgeçmeye yanaşmayınca da onlara "aşağılık maymunlar olun" dedik.


Ömer Nasuhi Bilmen Meali

Vaktâ ki, nehyolundukları şeylerden dolayı serkeşlikte bulundular, onlara, «Zelil maymunlar olunuz!» deyiverdik.


Suat Yıldırım Meali

165, 166. Kendilerine verilen öğütleri ve uyarıları kulak ardı edip onları bir tarafa bırakınca, içlerinden kötülükleri önlemeye çalışanları kurtarıp o zalimleri fâsıklıkları yüzünden şiddetli bir azaba uğrattık. Şöyle ki: Onlar serkeşlik edip yasakları çiğnemekte ısrar edince onlara: “Hor ve hakir maymunlar haline gelin! ” diye emrettik.


Şiddetli azabın, maymuna çevirme olduğu, yani bunun daha önceki cümleyi tekid ettiği söylenmiştir. Meal buna göredir.

Süleyman Ateş Meali

Kibirlerinden dolayı kendilerine yasak kılınan şeylerden vazgeçmeyince onlara: "Aşağılık maymunlar olun!" dedik.


Mâide Sûresinin 60. âyetinde belirtildiği gibi, yahûdî kabîlelerinden bir grup, işte bu Ashâbu's-sebt (Cumartesi yasağını çiğneyenler), dejenere edili... Devamı..

Süleyman Tevfik (1927)

Onlara nehy olundukları işden vaz geçüb rücû' itmedikleri cihetle "Zelîl ve hakîr maymunlar olunuz" didik.


Süleymaniye Vakfı Meali

Yapılan engellemelere baş kaldırıp direnince onlara: “Aşağılık maymunlar olun!” dedik.


Şaban Piriş Meali

Yasaklandıkları şeye başkaldırdıkları zaman, onlara: -Alçak maymunlar olun! dedik.


Ümit Şimşek Meali

Onlar isyan edip de kendilerine yasaklanan şeyi işlemeye devam edince, Biz de onlara “Aşağılık maymunlar olun” dedik.(22)


(22) 2:65’in açıklamasında da geçtiği gibi, bir kısım müfessirlere göre bu kimseler gerçekten maymuna çevrilmiş ve bir süre öylece yaşadıktan sonra öl... Devamı..

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Ne zaman ki, yasaklandıkları şeylerden ötürü öfkelendiler, onlara şöyle dedik: "Aşağılık, maskara maymunlar olun!"


Eski Anadolu Türkçesi

pes ol vaķt kim boyun virmediler aña. kim yıġlındılar andan eyittūk anlara “oluñ būzineler ıraķ olıcılar.


Satır Altı Meal (1534)

Ol vaḳt ki büyüklendiler nehy olan nesnelerden. Eyitdük anlara:Maymūnlar oluñuz raḥmetden ıraḳlar.


Bunyadov-Memmedeliyev

Qadağan olunduqları işə (balıq ovuna) saymazyana münasibət bəslədikləri vaxt onlara: “Həqir (zəlil) meymunlar olun!” – deyə əmr etdik.


M. Pickthall (English)

So when they took pride in that which they had been forbidden, We said unto them: Be ye apes despised and loathed!


Yusuf Ali (English)

When in their insolence they transgressed (all) prohibitions, We said to them: "Be ye apes, despised and rejected."(1139)




Hâkka Suresi 17. Ayet 


Arapça Metin

وَالْمَلَكُ عَلٰٓى اَرْجَٓائِهَاۜ وَيَحْمِلُ عَرْشَ رَبِّكَ فَوْقَهُمْ يَوْمَئِذٍ ثَمَانِيَةٌۜ


Türkçe Transcript (*)

Velmeleku ‘alâ ercâ-ihâ(c) ve yahmilu ‘arşe rabbike fevkahum yevme-iżin śemâniye(tun)


Abdulbaki Gölpınarlı Meali

Melekler, etrafında toplanırlar ve Rabbinin arşını o gün, onların üstünde, sekiz melek taşır.


O günden maksat kıyamet günüdür. Arşın dört melek tarafından taşındığı, kıyamet günüyse sekiz meleğin taşıyacağı rivâyet edilmiştir. Sekiz saf melek d... Devamı..

Abdullah-Ahmet Akgül Meali

Melek(ler) ise, onun çevresi üzerinde (göklerin dört yanındadır). O gün, Rabbinin Arş’ını, meleklerin üst tabakasından sekiz (melek) taşıyacaktır.


Abdullah Parlıyan Meali

Melekler o gün göklerin etrafında ve çevresinde bulunmaktadır. Tüm bu meleklerin üzerinde sekiz melek Rabbinin arşını taşımaktadır.


Ahmet Tekin Meali

Melekler göğün etrafındadır. O gün, Rabbinin Arş'ını, sınırsız kudret ve iktidar makamını, bunların üstünde sekiz melek taşır.


Ahmet Varol Meali

Melekler de (onun) kenarlarındadırlar. O gün Rabbinin Arşı'nı onların üzerinde sekiz (melek) taşır.


Ali Bulaç Meali

Melek(ler) ise, onun çevresi üzerindedir. O gün, Rabbinin arşını onların da üstünde sekiz (melek) taşır.


Ali Fikri Yavuz Meali

Melekler de semânın etrafındadırlar. O gün Rabbinin arşını, üstlerinde (boyunlarında) sekiz melek taşır.


Bahaeddin Sağlam Meali

Melekler her tarafında bulunur. O gün Rabbinin arşını sekiz melek üstlerinde taşırlar.(*)


(*) Melekler, Allah’ın bir çeşit askerleridir. Allah, büyüklüğünü onlarla göstermiş oluyor. Dünyada Allah’ın arşını (icraatını) dört büyük melek yürüt... Devamı..

Bayraktar Bayraklı Meali

Bütün melekler göğün etrafında olacaklar ve onların üzerinde o gün sekiz melek, Rabbinin egemenlik tahtını taşıyacaklar.


Besim Atalay Meali (1965)

Göğün çevresinde melekler bulunur, üstlerinde bulunan Tanrının arşını, o gün, sekiz melek yüklenir!


Cemal Külünkoğlu Meali

Melekler de o gün göğün etrafındadır. O gün Rablerinin tahtını/arşını, bunların da üstünde sekiz (melek) taşır.


Bkz. 7/54 ve dipnotu, 11/17Ayette geçen, “Rablerinin tahtı/arşı” ifadesi tamamen mecazîdir. Yani Allah’ın kudretinin ahiretteki tezahürünün bir işaret... Devamı..

Cemil Said (1924)

Semânın etrâfında melekler bulunacak ve sekiz (saf) melek rabbinin ’arşını taşıyacaklardır.


Diyanet İşleri Meali (Eski)

Melekler onun çevresindedirler; o gün Rabbinin arşını onlardan başka sekiz tanesi yüklenir.


Diyanet İşleri Meali (Yeni)

Melekler onun kıyılarındadır. O gün Rabbinin Arş’ını, bunların da üstünde sekiz taşıyıcı taşır.


Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)

Melekler göklerin etrafındadır. O gün rabbinin arşını bunların da üstünde olan sekiz (melek) yüklenir.


Diyanet Vakfı Meali

Melekler onun (göğün) etrafındadır. O gün Rabbinin arşını, bunların da üstünde sekiz (melek) yüklenir.  


 «Arş» için, Hûd sûresi 7. âyetin açıklamasına bakınız.

Edip Yüksel Meali

Melekler her yandadır. Rabbinin yönetimi o gün sekiz (evren) üzerinde egemen olacaktır.


Olumsuzluklarla dolu olan bu dünya yedinci evren olduğundan manevi olarak Tanrı'dan çok uzaktır (7:143). Ahirette ise sekizinci evren yaratılacaktır. ... Devamı..

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Melekler de onun etrafındadır, O gün Rabbinin Arşını bunların da üstünde sekiz melek yüklenir.


Elmalılı Meali (Orijinal)

öyle ki melekler, kenarları üzerindedir ve üstlerinde o gün rabbının Arşını sekiz hâmil olur


Erhan Aktaş Meali

O melek¹, onun çevresi üzerindedir. İzin günü Rabb'inin Arş'ını² yeni varlıklar³ taşırlar.


1- Yaratıcının hizmetinde olan güç. 2- Allah\ın Arş\ına; nesne, yer, zaman vb. türden soyut veya somut bir anlam vermek, Kur\an\ın Allah tanımına ke... Devamı..

Hasan Basri Çantay Meali

Melek (ler) ise onun bucaklarındadır. O gün Rabbinin arşını (bucaklardakilerin) üstlerinde bulunan sekiz (melek) yüklenir.


Hayrat Neşriyat Meali

Melek(ler) onun (göğün) etrâfındadır. Ve o gün Rabbinin arşını, onların üstünde olan sekiz (melek) taşır.


İlyas Yorulmaz Meali

Melekler gökyüzünün her tarafında ve o meleklerin üzerinde sekiz melek, Rablerinin yönetim tahtını taşırlar.


İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu

Melekler ise göğün dolayında toplanacaklar, o gün çalabının egeliğini gözetme işini bunların da üstünde bulunan sekiz melek üstüne alacaktır.


İsmail Hakkı İzmirli

Melekler göğün etrafında toplanır. [⁵]. O gün bunların üstünde, arş-ı sekiz melek [⁶] yüklenir [⁷].


[5] Allah'ın emrine muntazır olurlar.[6] Veya sekiz saf melek.[7] Kıyamette Emr-i Bâri'nin nafiz olması, Azamet-i Bâri'yi, dünyada tahta çıkıp reayaya... Devamı..

İsmail Yakıt

Melekler de O’nun çevresindedirler. O gün Rabbinin Arş’ını, bunların da üstünde sekiz taşıyıcı taşır.¹⁰


10 Allah’ın Arş’ının taşınması insanın idrak dairesi içerisinde temsili bir anlatımdır. Allah zaten insan idrakının üstünde bir Varlıktır.... Devamı..

Kadri Çelik Meali

Melekler onun (göğün) etrafındadır. O gün, Rabbinin (ilim) arşını onların (varlıkların) üzerinde sekiz kimse yüklenir.


Mahmut Kısa Meali

Melekler, göğün yarılan kenarlarında saf tutmuş bir hâlde Rabb’inin emrini bekleyecekler; onların da üzerinde, Rabb’inin kudret ve egemenlik tahtı olan Arş’ını, o Gün sekiz büyük melek taşıyacak. Böylece o Gün, size dünyada geçici olarak verilmiş olan gücünüz, irâdeniz ve tercih hakkınız elinizden alınacak ve ilâhî hükümranlık, tüm dehşet ve ihtişâmıyla tecellî edecek!


Mahmut Özdemir Meali

Kenarları üzerinde Melek vardır. "Sekizler" o gün rabbinin arşını üzerilerinde taşırlar.


Mehmet Çakır Meali

o gün tüm melekler, göğün bütün kapılarında hazrolda duracak. Sekiz melek de Tanrı'nın tüm mülkünü el üstünde tutacaklar.


Mehmet Çoban Meali

Melekler yaratılan varlıkların yönetim merkezi Arş’ın kenarında bulunurlar. Rabbinin Arş’taki tahtı taşınır. Bunların üstünde ayrıca sekiz taşıyıcı vardır.


Mehmet Okuyan Meali

Melek(ler) onun (göğün) etrafında olacaktır. [*] O gün, Rabbinin arşını onların da üzerlerinde sekiz (melek) taşıyacaktır. [*]


Bu ayet Zümer 39:75 ve Mü’min 40:7. ayetlerle birlikte okunmalıdır.,Burada geçen “sekiz meleğin arşı taşıması”nın hakikat anlamını kavrayamadığımızı i... Devamı..

Mehmet Türk Meali

Melekler¹ de o (gökyüzü)’nün etrafındadır. O gün, Rabbinin Arşı’nı bunların da üzerinde bulunan sekiz (taşıyıcı) taşır.²


1 Melek kelimesi cins isim olduğu için çoğul olarak tercüme edilmiştir.2 Burada (ثَمَانِيَةٌ)’nin temyizi zikredilmediği için bu sekizin ne olduğu bil... Devamı..

Muhammed Esed Meali

ve melekler onun başlarında [duracak]; ¹⁰ ve onların da üstünde, o Gün sekiz(i) Rabbinin kudret ve egemenlik tahtını taşıyacak. ¹¹


10 Yahut: “yanlarında”.11 Allah hem zaman hem de mekanda sonsuz/sınırsız olduğundan, O’nun “taht”ı (‘arş) tamamen mecazî bir yükleme sahiptir ve Allah... Devamı..

Mustafa Çavdar Meali

Melekler o gün göğün etrafındadırlar. Rabbinin hükümranlık tahtını o gün sekiz melek taşıyacak. 28/88, 40/7


Mustafa İslamoğlu Meali

Melekler onun enkazı başında duracak; ve onların da üstünde o gün Rabbinin hükümranlık tahtını sekizi[⁵²⁸³] taşıyacak.


[5283] Buradaki “sekiz”, insan idrakini aşan bir haberdir. Ayrıntısını Allah bilir. Bu tür âyetler, Âl-i İmran 7’de ifade edilen müteşabih sınıfına gi... Devamı..

Osman Fırat Meali

Melekler onun kıyılarındadır. O gün Rabbinin Arş’ını, bunların da üstünde sekiz taşıyıcı taşır.


Ömer Nasuhi Bilmen Meali

Ve melek (zümresi) onun çevresindedir ve Rabbin Arş'ını, başları üzerinde sekiz melek yüklenir.


Suat Yıldırım Meali

Melekler de göğün etrafında bulunurlar. O gün Rabbinin Arş'ını, sekiz melek taşır.


Bir hadis-i şerife göre kıyametten önce dört melek taşırken o gün sayıları, sekize çıkarılır. Arş Allah’ın hükümranlığının tecelli yeridir. Arş’ı seki... Devamı..

Süleyman Ateş Meali

Melekler de onun kenarlarındadır. O gün Rabbinin tahtını, üstlerinde sekiz (melek) taşır.


Süleyman Tevfik (1927)

16,17. Melekler etrâfında oldukları halde semâ metânetini zâyi' iderek yarılır. Ve o günde rabbinin 'arşını sekiz melek başlarında taşırlar.


Süleymaniye Vakfı Meali

Melekler göğün kenarlarına çekilirler. Onların üst tarafında sekiz melek, Rabbinin arşını (yönetim merkezini) taşır.


Şaban Piriş Meali

Melekler ise onun çevresindedirler. Rabbinin Arş'ını ise o gün, onların da üzerinde olan sekizi taşır.


Ümit Şimşek Meali

Melekler göğün etrafındadır. Onların üstünde, Rabbinin Arş'ını o gün sekiz melek yüklenir.


Yaşar Nuri Öztürk Meali

Melek de onun kenarlarındadır. Rabbinin arşını, o gün onların üstündeki sekiz taşır.


Eski Anadolu Türkçesi

daħı firişte ucları üzeredür. [301b] daħı götüre çalabuñ 'arşını üstinde anlaruñ ol gün sekiz firişte.


Satır Altı Meal (1534)

Daḫı melā’ikeler gök ḳırañlarında duralar. Daḫı götüre senüñ Tanrıñ ‘arşıüstlerine ol günde sekiz melek.


Bunyadov-Memmedeliyev

Mələklər də onun (göyün) ətrafında (Allahın əmrinə müntəzir) olacaq və həmin gün (ya Peyğəmbər!) sənin Rəbbinin ərşini onların (başı) üstündə səkkiz mələk daşıyacaqdır!


M. Pickthall (English)

And the angels will be on the sides thereof, and eight will uphold the Throne of their Lord that day, above them.


Yusuf Ali (English)

And the angels will be on its sides,(5650) and eight will, that Day, bear the Throne(5651) of thy Lord above them.

dini inançlar çürütülebilir mi?

dini inançlar çürütülebilir mi?

Dini inançlar çürütülebilir mi? Eğer çürütülemezse, bu ne anlama gelir? 1950 yılı, teologların bu soruna bakışını değiştiren kısa bir makalenin ortaya çıkışına sahne oldu. Antony Flew, yazdığı metinde teferruatları açıklamakta ve biz de onun orijinal makalesini yeniden yayınlayarak yıl dönümünü anmaktayız.


Benim aşağıda tekrardan basılan, “Teoloji ve Yanlışlama” isimli kısa makalem, yirminci yüzyılın ikinci yarısının en çok okunmuş felsefi yayını olma iddiasına sahiptir. İlk önce Oxford’ta, University adındaki kısa ömürlü öğrenci dergisinin ilk sayısındaki ilk makale olarak yayınlandı. Daha sonra, editörlüğünü benim ve Alasdair MacIntyre’in yaptığı New Essays In Philosophical Theology’de tekrar basıldı (SCM Press,1955). O zamandan beridir, Almanca, İtalyanca, İspanyolca, Danca, Galce, Fince ve Slovakça çevirileri de dahil olmak üzere, en azından 40 ilave basımı gerçekleşti. New Essays in Philosophical Theology’de yayınlanmış diğer birtakım makaleler gibi, “Teoloji ve Yanlışlama” ilk önce Sokratik Kulüp’ün bir toplantısında okunmuş olan bir yazının geliştirilmiş haliydi. Bu kulüp, ders döneminde dini fikirleri tartışmak için insanların her hafta buluştuğu bir kulüptü. C.S.Lewis tarafından kurulmuştu ve kulübün toplantıları 1940’lar boyunca ve 1950’lerde çoğunlukla onun tarafından yönetildi.


İkinci Dünya Savaşı’nın bitişini takip eden beş- on yıl, -medyanın verdiği isimle- “Oxford dil felsefesi”nin altın çağıydı, ki bu da P.M.S. Hacker’ın daha sonra söylediği gibi, Orta Çağ’dan beri Oxford’ta görülmemiş olan felsefedeki “enerji ve yaratıcılık selinin” meydana getirilmesiydi (Wittgenstein’s Place in Twentieth Century Analytic Philosophy, Blackwell, 1996, syf.87). Esasen, bir zamanların engin disiplinini önemsizleştirmekle suçlanan Oxford dil düşünürleri, Immanuel Kant’ın öne sürdüğü felsefenin üç temel problemini -Tanrı, Özgürlük ve Ölümsüzlük- keşfetmeye Sokratik Kulüp’ün toplantılarında başlamışlardı.

Metnin, “Teoloji ve Yanlışlama” olarak geliştirilmeden önceki hali Sokratik Kulüp’e sunulduğunda, metnin Tanrı hakkındaki tartışmaları, Mantıksal Pozitivistler ve onların muhalifleri arasında gerçekleşen neticesiz karşılaştırmalardan oluşuyordu. Bense bu tartışmaları yeni ve daha verimli cümlelere dökmeye karar verdim. “Teoloji ve Yanlışlama”ya verilen cevapların en radikali R. M. Hare’ninkiydi. Hare, dini söyleyişlerin önerme olarak değil de -onun tabiriyle- blik (kendinden yapışan grafiklere verilen isim) ifadeler olarak değerlendirilerek bunların bir tür genel yaklaşım veya genel tutum olarak yorumlanması gerektiğini ileri sürdü. Benim bildiğim kadarıyla Hare hiçbir zaman bu fikri yazılı halde geliştirmedi. Ama elbette onun kendisi bir “önermesiz din”in (religion without proposition) gerçekleştirilmesini tetiklediği için övgüyü hak etmektedir. Böylesine bir dini sistemin en kapsamlı gelişimi, “önermesiz din” tasvirinin yerinde olduğunu kendisi de kabul eden D.Z. Phillips’in sayısız çalışmasında bulunur ki onun da öncülleri ve çağdaşları vardır.*


Velhasıl, şimdiki tekrar basımı Thomas Hobbes’un bir kitapçığının ilk korsan basımına önsöz olarak eklenmiş olan “Ölçülü ve Sağduyulu Okuyucuya” isimli risaleden bir alıntıyı sizlere aktardıktan sonra makalemin güncel basımını size takdim edeceğim. Bu kitapçık, en azından o korsan ilk basımda, Of Liberty and Necessity: A Treatise (Hürriyet ve İhtiyaç Üzerine: Bir İlmî Tez) şeklinde isimlendirilmiştir ve burada alın yazısı, tercih, özgür irade, lütuf, doğruluk, kınama vb. lerini ilgilendiren tüm tartışmalar sonuca bağlanmış ve bu konular temize çıkarılmıştır. O risalede “okuyucu” olarak size söylenen şudur ki, yazar “seni, kendi ellerinde nasıl bir mücevher tuttuğunu bilmen ve ona kusuruna göre değil ancak kıymetine göre paha biçmen gerektiğine dair bilgilendirmeyi uygun buldu.”


Teoloji ve Yanlışlama

Konuya bir kıssayla başlayalım. Bu, John Wisdom’ın akıldan çıkmayan ve açıklayıcı yazısı “Gods”da bulunan bir rivayetten yola çıkarak geliştirilmiş bir kıssadır. Bir zamanlar, iki gezgin ormanda bir açık alana rast gelmişler. Alanda yetişmekte olan çok sayıda çiçek ve ot varmış. Gezginlerden biri, “Bir bahçıvan bu araziye bakıyor olmalı” demiş. Diğer gezgin ona katılmayarak, “Bahçıvan falan yok burada” diye yanıtlamış. Sonra çadırlarını kurup gözlemeye başlamışlar. Etrafta hiç bahçıvan görünmemekteymiş. “Ama muhtemelen bu görünmez bir bahçıvan.” Bu yüzden o alana dikenli tel örgü çekmişler. Tele elektrik vermişler. Tazı ile devriye gezmeye başlamışlar (H. G. Wells’in Görünmez Adam’ının görülemez olmasına rağmen hem kokusunun alınabildiğini hem de dokunulabilir oluşunu hatırladıkları için). Ama, mütecavizin şoka uğradığını gösteren hiçbir feryat duymamışlar. Tel örgünün hareketleri asla görünmez bir tırmanıcıya ihanet etmemiş. Tazılar da hiçbir şeyden işkillenmemiş. Ama yine de İnanan gezgin ikna olmamıştır. “Ama elektrik şoklarına karşı görünmez, dokunulamaz, duyumsanamaz bir bahçıvan var. Hiç kokusu olmayan, hiç ses çıkarmayan bir bahçıvan; sevdiği bahçesi ile ilgilenmek için gizlice gelen bir bahçıvan.” Sonunda Kuşkucu umudunu kesmiş, “Ama senin asıl iddiandan artakalan nedir? Yalnızca şu görünmez, dokunulamaz, ebediyen anlaşılmaz bahçıvan dediğinin, hayali bir bahçıvandan hatta var olmayan bir bahçıvandan ne farkı var ki?”


Bu kısa hikayede, bir şeyin var olduğuna ya da fenomenlerin belli bazı karmaşalarının arasında bir analojinin bulunduğuna yönelik bir iddia olarak başlayan şeyin, nasıl adım adım büsbütün farklı bir statüye, belki bir “tasvir tercihi”nin (picture preference) bir ifadesine indirgenebileceğini görebiliriz. Kuşkucu, bahçıvan yok der. İnanan ise bir bahçıvan var der (ama görünmez vs.). Bir adam cinsel davranıştan bahseder. Öteki adam, Afrodit’i konuşmayı tercih eder (ama tüm cinsel fenomenlere ilaveten, ve her nasılsa onlardan sorumlu olan bir insanüstü kişinin gerçekte olmadığını bilir). Asıl iddia tamamiyle geri alınmadan (yürürlükten kalkmadan) ve o ilk iddianın olduğu gibi kalmasından önce, niteleme süreci herhangi bir noktada kontrol edilebilir (Totoloji). Bay Wells’in görünmez adamı, kabul edilmelidir ki, görülemez, ama her hususta geri kalanımız gibi bir adamdır. Fakat niteleme süreci, zamanında kontrol edilebildiği halde (ve tabi ki genellikle edilir) bu her zaman akıllıca bir hareketle durdurulmaz. Bir kimse, yaptığının farkına varmadan iddiasını tamamiyle israf edebilir. Hoş ve çetin bir hipotez böylelikle ağır ağır öldürülebilir; binlerce nitelemenin sebep olduğu bir ölümdür bu.


Bana öyle geliyor ki, bunun içinde sıra dışı bir tehlike yatıyor; teolojik ifadeye özgü bir kötülük. “Tanrı’nın bir planı var”, “Tanrı dünyayı yarattı”, “Tanrı bizi, babanın çocuklarını sevdiği gibi sever”ifadelerini ele alalım. Bunlar, ilk bakışta açıkça sav gibi görünürler, muazzam kozmolojik savlar gibi. Elbette ki, sav olmaları veya sav olma eğiliminde olmalarına dair kesin bir belirti değildir bu. Ama, bu tür cümleleri dile getirenlerin savlarını “ifade ettiği” eğiliminde oldukları durumlarla sınırlayalım kendimizi. (Gizli komutlar, isteklerin dışa vurumu, saklı feryatlar, örtülü etik gibi ifadeleri ya da ifadeler dışında herhangi bir şeyi hedefleyen veya yorumlayanların, bu ifadeleri doğru veya pratik açıdan etkili hale getirmekte başarılı olamayacağını ek olarak belirteyim.)


Şimdi, şu veya bu durumun olduğunu ileri sürmek, ister istemez şu veya bu durumun olmadığını reddetmekle aynı anlama gelir. Öyleyse, bir ifadeyi açığa vuran kişinin iddia ettiği şeye dair şüphede olduğumuzu, ya da daha radikal olarak, onun gerçekten herhangi bir şey iddia edip etmediğine dair kuşkulu olduğumuzu; onun ifadesini anlamaya çalışmanın bir yönünün onun aykırı sayacağı şeyi bulmaya teşebbüsü olduğunu; ya da bu kişinin kendi doğrusu ile bağdaşmadığınızı varsayın. Zira ifade gerçekten de bir sav ise, öyleyse zorunlu olarak savın hükümsüzlüğünün reddine eşdeğer olacaktır. Ve sava karşı sayılan ya da konuşmacının geri çekilmesine ve hata olduğunu kabul etmesine neden olacak her şey, o savın hükümsüzlüğünün anlamının bir parçası olmalıdır (ya da tamamı olmalıdır). Ayrıca, bir savın hükümsüzlüğünün anlamını bilmek, o savın anlamını bilmektir. Ve eğer varsayımsal bir savın reddettiği bir şey yoksa, o zaman iddia ettiği bir şey de yoktur; o halde o bir sav değildir. Hikayede Kuşkucu, İnanan’a “Yalnızca şu görünmez, dokunulamaz, ebediyen anlaşılmaz bahçıvan dediğinin, hayali bir bahçıvandan hatta var olmayan bir bahçıvandan ne farkı var ki?” diye sorduğunda, İnanan’ın daha önceki önermesinin kendi niteliği yüzünden aşındığını ve artık hiçbir suretle bir sav olmadığını öne sürüyordu.


Dindar olmayan insanlar, sofistike dindar insanların “ne de olsa Tanrı yoktu” ya da “öyleyse Tanrı sahiden bizi sevmiyor” cümlelerini kabullenmek için yeterli sebep olabilecek, akla yatkın olay veya olaylar dizisinin var olmadığını düşünüyor. Birisi bize, tanrının bizi bir babanın çocuklarını sevdiği gibi sevdiğini söyler. Güvenimiz tazelenir. Fakat sonra bir çocuğun, boğazındaki iyileştirilemez kanserden dolayı öldüğünü görürüz. Onun dünyevi babası yardım edebilmek için çılgına döner, ama onun Cennetteki Babası konuyla ilgilendiğine dair hiçbir işaret göstermez. Bazı nitelemeler yapılır – Tanrı’nın sevgisi “tam olarak insan sevgisi gibi değildir” ya da muhtemelen o, “anlaşılmaz, esrarengiz bir sevgidir” – ve bizler fark ederiz ki böylesine ıstıraplar “Tanrı bizi bir baba gibi sever (ama, elbette…)” savının doğruluğuyla bağdaşır. Ve yeniden güvenimiz tazelenir. Fakat o zaman bir ihtimal sorarız: Tanrı’nın (uygun bir şekilde nitelenmiş) sevgisinin kıymetinin teminatı nedir? Yalnızca Tanrı’ya (ahlaklı ve hatalı bir şekilde) teşvik edilmenin yanında aynı zamanda bize (mantıken ve doğru olarak) “Tanrı bizi sevmiyor” ve hatta “Tanrı yoktur” diyebilme hakkının tanınması için daha ne yapmamız gerekiyor? O halde sempozyuma katılanlara en temel soruyu soruyorum, “Sana, Tanrı’nın sevgisinin ya da varlığının olmadığının kanıtlanması için neyin meydana gelmesi gerekir veya ne meydana geldi?”


Çeviri: Akın Ayberk


Kaynak: Philosophy Now

Ankaralılar yaz gelince ne yaparlar?

  https://filmmirasim.ktb.gov.tr/