Dağlarca, daha sonra, Atatürk Bulvarı'nın Aksaray tarafında, köşede 'Kitap Kitabevi'ni açtı. 1960'lı yılların başıydı. Dağlarca, sosyalizme yakın duruyor, Doğan Avcıoğlu'nun Yön dergisinde bu doğrultuda şiirler yayımlıyordu. Ayrıca, her hafta dükkânın vitrinine, koskocaman bir karton üzerine yazdığı şiirleri koymaya başlamıştı;- gelen geçen okusun diye!
'Kitap Kitabevi' daha sonra Şehzadebaşı ile Laleli arasındaki Büyük Reşit Paşa Caddesi'ne, I.Ü. Kimya Fakültesi binasının karşısına taşındı. Dükkânda, Dağlarca'nın eski kitaplarından ve Aksaray'daki dükkândan kalanlardan başka bir şey yoktu. Dağlarca, her gün öğleden sonra dükkânı açıyor, çoğu kez, postadan gelen mektupları aldıktan sonra kepenkleri kapatıp gidiyordu. Aziz Nesin, 'Dünyanın En Büyük Posta Kutusu' sözünü, Dağlarca'nın dükkânı için kullanmıştır.
Bu dükkânda tanık olduğum bir olayı anlatmalıyım. 1970'lerde ben Fatih'te oturuyor, Cağaloğlu'nda, Meydan Larousse'daki işimden eve dönerken Dağlarca'nın dükkânının önünden geçiyor, 'üstad' oradaysa (bazan dükkânda oluyordu çünkü!) uğrayıp hatırını soruyordum. Orhan Kemal'in öldüğü gün, Cumhuriyet'e uğramıştım:
Rahmetli Oktay Kurtböke, Dağlarca'run, Orhan Burian'ın ve başka bazı dostlarının ölümünden sonra Ağıť yazdığıru, benim de Dağlarca'ya uğradığımı bildiği için, ondan Orhan Kemal için bir ağıt istediklerini iletmemi rica etti. Peki, dedim.
Dağlarca, dükkândaydı. Oktay'ın ricasını ilettim ve eğer yazmayı kabul ederse, şiiri ne zaman alabileceğimi sordum. Kalın gözlüklerinin üzerinden bana şöyle bir baktı ve "Otur!" dedi. O sırada daktiloya kâğıdı takmış, yazmaya başlamıştı bile
Üstad, akılalmaz bir hızla ve yarım saat içinde şiiri tamam- ladı ve benim şaşkınlıktan neye uğradığını şaşırmış halime gülerek, "Al sana Orhan Kemal ağıdı!" dedi. Şiiri, inanma- mazlıkla elime aldım ve bir solukta okudum. Gerçekten inanılmazdı ve muhteşem bir şiirdi.
Belleğin Kuytularından - Hilmi Yavuz
Timaş s.50,51
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder