"1960 yılının mart ve nisan aylarındayız. Demokrat Parti her gün baskı ve polis şiddeti uygulamalarıyla hızla yıpranıyor. İstanbul'da üniversite ögrenci hareketleri iyice tırmanmış vaziyette. Turan Emeksiz adında bir genç, polis kurşunuyla ölüyor. Her gün çıkan olaylarda çok sayıda öğrenci yaralanıyor. Polis şeflerinden Bumin Yamanoğlu, emrindeki polisleri İstanbul Üniversitesi bahçesine sokarak, öğrencileri dövdürüyor. Öğrenciler ile polis arasında coplar ve taşlarla adeta kıyasıya bir savaş var... Bu olaylar her gün gazetelerin manşetlerinde yer alıyor. İstanbul Üniversitesi'ndeki olaylar, bir süre sonra Ankara'ya da sıçradı. Ankara'da Siyasal Bilgiler Fakkültesi, Hukuk Fakültesi, Dil Tarih Coğrafya Fakültesi sürekli polis kordonu altında tutuluyor. Polis sık sık üniversitenin anfilerine, kantinlerine giriyor, dersleri basıyor. Bu durum, üniversitelerin hocaları tarafından şiddetle protesto ediliyor. Turan Feyzioğlu, Aydın Yalçın, Muammer Aksoy, Cahit Talas, Sadun Aren gibi önde gelen bilim adamları polis tarafından götürülüp ifadeleri alınıyor. Akis dergisi sahibi, İsmet İnönü'nün damadı Metin Toker ve Ulus gazetesi yazarı Şinasi Nahit Berker hapse atılyordu. Olaylar diğer büyükşehirlere sıçrama istidadı gösteriyordu. O günlerde yayımlanan gazetelerde, yayın yasağı nedeniyle, yazısız boş beyaz sütunlar çoğalıyordu. Gazeteler, özellikle İsmet Paşa'nın, Osman Bölükbaşı'nın
Ekrem Ali Can'ın ve muhalefet partilerinin önde gelen isimlerinin sözlerine geniş yer veriyordu. İktidar ise bunların yayımlanmasını yasak kararlarıyla önlemeye çalışıyordu. Ancak gazeteler, akşam saatlerinde kendilerine tebliğ edilen yasaklar karşısında, o yazıları sayfalarından çıkarıyor, yerini de boş bırakıyorlardı. Bunun üzerine halk gazetelerdeki beyaz sütunları görünce, “Nedir bu boşluklar?”diye birbirine soruyor ve “Hangi haber ya da demeç yasaklandı?” diye merak ediyordu. Muhalefet partileri de bu yasaklanan yazıların aslını temin ederek, teksirle çoğaltıp dağıtıyordu. Bu sayfalar elden ele, evden eve dolaşıyordu... Buna karşı hükümetin aldığı önlem iseyeni bir kararla, gazetelerdeki boş sütunların yüzölçümünün belli bir miktarını geçmesi halinde, o gazetenin resmi ilanını kesmek, daha da önemlisi; SEKA'dan kâğıt tahsisini durdurmaktı.
...
Nisan ayında benim nöbetçi olduğum bir akşam, tam matbaadan ayrılıyordum ki, Emniyet Birinci Şube Basın Masası'nın aşina olduğumuz cipi matbaanın arka kapısı önünde durdu. Meslek ilişkileri nedeniyle, gerçek hayatta arkadaş gibi olduğumuz Birinci Şube'nin sivil memurlarından Ali Rıza Öztürk (şovmen Beyaz'ın babası), elime bir kâğıt tutuşturdu. Zaten o saatlerde gelen yazılar, “yayın yasağı”ndan başka bir şey olmazdı. Yasaklanan yazıyı başlık altından koymuştuk, İsmet Paşa'nın önemli bir demeciydi. Sayfada işgal ettiği alan ise, “resmi ilan ve SEKA kâğıdı tahsislerinin kesilmesine" yol açacak ölçüdeydi..Ne yapabilirdik? Aklımıza, linoleaum adı verilen muşambadan, bir elin avuç içinin görünümünü keserek, çıkan haberin yerine koyduk. Simsiyah bir el “dur” işareti gibi başlığın altındayer aldı. Onun altına da iri puntolarla “ARTIK YETER” diye bir lejand yazıldı. Bu el resmi Demokrat Parti'nin 1950 secimlerinde kullandığı ve altında “Artık Yeter! Söz Milletindir!" sloganı yazan renkli afişinin, simsiyah basılmış bir benzeriydi."
Yılmaz Büyükerşen, Zamanı Durduran Saat
Söyleşi: Cemalettin Taşcı
141-143.
Yeter! Söz Milletindir!, 1950 Türkiye genel seçimlerinde Demokrat Parti'nin kullandığı ana slogandır.
1950'de siyasi propaganda serbest bırakılınca DP radyodan ve basılı malzemeden yararlandı. Afiş yoluyla propagandanın devrimle bütünleşen ilk örneğini veren "Yeter! Söz Milletindir!" afişinde "dur" anlamında bir el vardır, altında Demokrat Parti yazar. Üstte sağda "Yeter! Söz Milletindir!" yazısı vardır.
Bu afiş mimar Selçuk Milar tarafından yapılmıştır. Tarihi tanıklıklara göre, bu afiş Demokrat Parti'nin seçimi kazanmasında kendisi kadar etkili olmuş, Cumhuriyet Halk Partisi üyeleri bile afişin etkisi karşısında şaşırmışlardır.[kaynak belirtilmeli]Selçuk Milar, CHP'lilerin de bir afiş için ricada bulunmaları karşısında, Türk milletinin demokrasiyi yaşamasını istediğini ve CHP'nin halkın oyuyla gitmesi gerektiğini söyleyerek afişine tam destek vermiştir.
Günümüz siyasetinde CHP, İYİ Parti ve Ak Parti gibi partiler de sloganı bir hayli benimsemişlerdir. Özellikle Erdoğan'ın bir mitinginde sloganı kullanmasının ardından da muhalefet tepki olarak tekrardan sloganı kullanmıştır.[1][2]T
Tarihçe
"Yeter! Söz, Milletindir." mottosunun tarihsel doğrularını ve siyasi yorumları içeren metni, tarafsız bir şekilde yeniden düzenleyerek aşağıdaki şekilde sunabilirim:
İddialara göre "Yeter! Söz, Milletindir." mottosu, DP tarafından 14 Mayıs 1950 seçimlerinde kullanıldığına dair yanlış bir inanış olsa da aslında ilk defa 21 Temmuz 1946 seçimlerinde Celal Bayar tarafından dile getirilmiştir. Bu slogan, daha sonra DP'nin 1950 seçimlerini kazanarak iktidara gelmesi ve uzun süren CHP iktidarının sona ermesiyle özdeşleşmiştir. Selçuk Milar tarafından tasarlanan afişte büyük bir el üzerinde yer alan bu slogan, Türk siyasetinin en etkili propagandalarından biri olarak tarihe geçmiştir.
Yeter! Söz, Milletindir." mottosunun güçlü etkisinde, Türkiye'nin tarihindeki önemli olaylar ve iç dinamiklerin rolü bulunmaktadır. Milli Mücadele sonrası kurulan yeni düzen, iç isyanlar, 1929 Ekonomik Buhranı ve İkinci Dünya Savaşı gibi zorlu dönemlerden geçen Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu partisi olan CHP'nin uzun süreli iktidar yorgunluğu, halkın değişim ihtiyacını hissettirmiş ve çok partili yaşamın meşruiyet kazanmasını sağlamıştır. Bu nedenle "Yeter! Söz, Milletindir." sloganı ortaya çıkmıştır.
Ancak 2023 seçimlerinde iktidar tarafından "Yeter! Söz, Milletindir." sloganının kullanılması, içerisinde çelişkili bir paradoksu barındırmaktadır. Bu slogan, mevcut düzene karşı çıkarak değişimi vurgulayan bir motto içermektedir. Ancak 20 yıldır tek başına iktidarda olan bir parti tarafından düzen karşıtı bir dil kullanılması, geçmişin hatıralarını canlandırmayı amaçlayan bir reflekstir. Ayrıca iktidarın "Yeter" demesi için eskiden var olan düzenlerin kalmadığı ve sözün artık millete ait olması gerektiği gerçeğiyle beraber, kendi 20 yıllık iktidarının meşruiyetini de sorgulamaktadır.
Muhalefet açısından ise "Yeter! Söz, Milletindir." sloganının özellikle CHP tarafından kullanılmasına yönelik eleştiriler bulunmaktadır.
Kaynakça
Değiştir
^ "CHP'li vekiller 73 yıl önceki sloganla video paylaştı: 'Yeter söz milletindir'". Sözcü. 24 Ocak 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Şubat 2023.
^ ""Yeter söz milletindir" sloganı... Erdoğan: Astıkları Menderes'in sloganını çalıyorlar!". CNN Türk. 2 Şubat 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Şubat 2023.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder