2 Ağustos 2025 Cumartesi

Teknenin Ölümü - Melih Cevdet Anday

 







*Armand Amar - Inanna

**Marcus Larson - Night at Sea (1858)



Kara yakındı önce, hem çok yakın, 

Elimi uzatsam tutardı. 

Yıldızsız teknemdi inip çıkan gece, 

Kurumuş gece, kum, kömür, arduvaz.

Kara yakındı önce, hem çok yakın, 

Denizleyin inip çıkan önümde 

Bir tanrının atardamarı.


Açtım, yorgundum ama uykum yoktu. 

Günlerce yekesiz, yelkensiz 

Ne de çok kuş takılmıştı ardımıza, 

Ne çok harman gördüm köpükten beyaz...

Açtım, yorgundum ama uykum yoktu. 

Güneşler hala sağımda solumda, 

Sürer gibiydi açık deniz.


Deniz en ince hayvanı belleğin 

Nerden kalktım, o rıhtım, o çan... 

Bilmiyorum o gök kıyı nereye gitti. 

Bir masal şebboyu çarmıhtaki yaz. 

Deniz en ince hayvanı belleğin 

Bir kuşluk vakti tanrının sevdiği 

Görünür zaman yaratan.


Canlı mıydım? 

O uğursuz kıyıda 

Öldüğüm gün de bilemedim. 

Hep o sallantı, o devinim, o avcıl 

Bayrak, bir aş tenceresi, biraz küfür, 

Karı kız öyküleri, sonra 

Dipteki ölülerin fısıl fısıl 

Konuşmalarını dinledim.


Doğdum mu? Nasıl? Belki bir tezlik 

Yeli kımıldadı, kan gibi. 

Ağaç ve kızak, demir, yağ, halat, katran, 

Boya kutuları, sünger, tel ve gaz... 

Derken gün kokulu yüreğimdi ilk 

Yapının boş gömütünde dikili 

Sabırsız kaburgama çarpan.


Ruh, şarabı gördü üzümden önce 

Süt, kan olmak için devinir 

Tohum bildi herkesten önce ekmeği 

Gün, denizi salıvermeden batmaz. 

Ruh, şarabı gördü üzümden önce 

Ağaç ne diye kalktı çiçeklendi, 

Denize inmesi nedendir?


Ah yalnızlığın gömük kapıları, 

Aysız ayışığı gibiydim, 

Geceleyin gece, gündüzleyin gün 

Gibi suyun altınavuran yalaz. 

Ah yalnızlığın gömük kapıları 

Bir yağmuru dinlercesine bütün 

Anları iç içe bilirim.


Bir tekne her zaman düşüncelidir. 

Bizimle demirledi gece. 

Karaya çıktı tayfalarım uykulu. 

Pruvamda çok acayip bir yıldız 

Konmak istercesine gider gelir, 

Suları budanmış bir yolculuğu 

Sürdürmek isterdi kendince.


Kara yakındı önce, ödağacı 

Kokusu sarmıştı geceyi. 

Ve bir kuş bağırdı çağırdı tepemde, 

Fosforlu sesi kabarık ve ıssız. 

Lale rengindeydi şimşeğin dalı, 

Ve güneydoğunun yangını pembe 

Nakışlı bir çanak gibiydi.


Unutmak istemiyorum bunları, 

Göğün damarlarını gördüm, 

Fırtına kırının yaban keçisini, 

Koşar küpeşteme saçsız sakalsız... 

Ağaç gibi yırtılan karanlığı, 

Koca kulaklı lodosu, o fili, 

Ah yay biçimdeydi ölüm.


Yalnızlıktır denizin tek yasası, 

Aşkın altın yasasıdır o. 

Bir gün kum uyanır, ay gıcırdarsa 

Çalınırsa bir gün gömük kapımız 

Kalamazsın sabaha inen suda, 

Kalk kürek, yola düşmenin sırası 

Aşkın altın yasasıdır o.


Kükürt rengindeki ağzı gecenin 

Üfürdü huysuz karanlıkta 

Sintineme düşçül bir ateşböceği 

Kömürdüm, tahtaydım, kurumuş anız, 

O böcek oldu yangını teknemin, 

anladım kuşun, yıldızın gizini, 

Başladım usuldan yanmaya.


Söndüremezdi kimse bu ateşi, 

Kıyıdan kesilmiş sularda, 

Kara hem yakındı şimdi, hem çok uzak 

Bir yanyanaydım onunla, bir yalnız. 

Devirdim bütün yüklediklerimi 

Ve demiri uykuda bırakarak 

Bindirdim eskil kayalara.


Parçalanıyordum kimse bilmeden, 

Ateştim cevizin içinde, 

Ve bir gece içinde bilmeden öldüm. 

Ey gece, nereden yol bulacağız, 

ey yaralı göğsüme düşen yelken, 

Ya sen kürek, solmuş rüzgar gülüm, 

Ya sen ne diyeceksin, söyle!


Deniz durdu, mumyası yıldızların 

Erir gün görmüş kayalıkta, 

Ve yürüdü sabah, denizin ineği. 

Ölünce ne yapsak sabah oluruz... 

Ah kara yakındı ve darmadağın 

Kuşları durmuş zaman kadar eski, 

Taşları hüzün olan kara.


Kopmuş uykunun iskeletiyim ben, 

Artık yelin göğsü olamam. 

Gördün mü ölümün gözündeki mor rengi, 

Söyle, ölüp dirilen Tanrı, Temmuz, 

Ay yapraklarının indiği bu dam, 

Eski düşleri taşır mı yeniden, 

Koca karınlı kuşlar gibi.


Bir yanda parçalanmış teknem durur, 

Sert tütünüyle gün bir yanda. 

Kara yakındı önce, hem çok yakındı, 

Elimi uzatsam tutardı ama 

Yalnızlıktır denizin tek yasası, 

Bütün ölüler unutulur, 

Yaşayanlar kalır tek başlarına.


Akşamleyin kaptan, birkaç gemici 

Gelip dizildiler kıyıya. 

Tutunacak bir tekne arar gibiydi 

Ayağı kayan meltem ve cigara 

İçerek konuştular gizli gizli, 

Bense dalgın bakıyordum, boşuna 

Koparılmış süsendim sanki.


Çalıştılar bir hafta, Ağustosun 

Altısında bütün iş bitti. 

Kesik baş çapa, iplerim, küreklerim 

Kumsalda şaşkın bir yığındır şimdi. 

Titrer el ayak, tüter ıslak odun, 


Denizin uzaklardan getirdiği 

Yabancı, anlamsız bir şeyim.

30 Haziran 2025 Pazartesi

Gurbet Geceleri


Bekçisiyim, bu serin

Bu siyah gecelerin

Gurbetten daha derin

Bir yara yok içimde!


Korku bilmez ölümden

Her gün yeniden ölen

Bir bade gibi neden

Biteyim bir içimde!


Ne aşkım, ne emelim

Soluk bir karanfilim

Ben gurbette değilim

Gurbet benim içimde!


Kemalettin Kamu



Kemalettin Kâmi Kamu (15 Eylül 1901, Bayburt - 6 Mart 1948, Ankara), Gurbet Şairi olarak da tanınan Türk şair ve siyasetçi.


29 Haziran 2025 Pazar

ŞEHİR

 ŞEHİR 


  

"Bir başka ülkeye,

bir başka denize giderim," dedin, 

"bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet. 

Her çabam kaderin

olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya; 

- bir ceset gibi - gömülü kalbim. 

Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede? 

Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam, 

kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün, 

boşuna bunca yılı tükettiğim bu ülkede." 




Yeni bir ülke bulamazsın,

başka bir deniz bulamazsın. 

Bu şehir arkandan gelecektir.

Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın.

Aynı mahallede kocayacaksın; 

aynı evlerde kır düşecek saçlarına. 

Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.

Başka  bir şey umma -

Bineceğin gemi yok, çıkacağın yol yok. 

Ömrünü nasıl tükettiysen burada,

bu köşecikte, 

öyle tükettin demektir

bütün yeryüzünde de. 



Konstantinos Kavafis

(1863 - 1933)




( Yunanistan ) 





Çeviri: Cevat Çapan

Kavafis'ten Kırk Şiir, S.22









KENT


 

Dedin, "Bir başka ülkeye, bir başka denize gideceğim. 

Bundan daha iyi bir başka kent bulunur elbet.

Yazgıdır yakama yapışır neye kalkışsam; 

ve yüreğim gömülü bir ceset sanki.

Aklım daha nice kalacak bu çorak ülkede.

Nereye çevirsem gözlerimi, nereye baksam 

hayatımın kara yıkıntıları çıkıyor karşıma, 

yıllarıma kıydığım, boşa harcadığım."




Yeni ülkeler bulamayacaksın, başka denizler 

bulamayacaksın.

Bu kent peşini bırakmayacak. Aynı sokaklarda 

dolaşacaksın. Aynı mahallede yaşlanacaksın; 

aynı evlerde kır düşecek saçlarına.

Bu kenttir gidip gideceğin yer. Bir başkasını umma - 

Bir gemi yok, bir yol yok sana.

Değil mi ki, hayatına kıydın burada

bu küçücük köşede, ona kıydın demektir bütün dünyada.



Konstantinos Kavafis

(1863 - 1933)



Çeviri: Erdal Alova - Barış Pirhasan



Konstantinos Kavafis, Bütün

Şiirlerinden Seçmeler, S. 5

28 Haziran 2025 Cumartesi

Flowers in a Crystal Vase - Manet



 Flowers in a Crystal Vase (c. 1882)
Édouard Manet (French, 1832-1883)


Manet bunları 1881 ile 1883 arasında yapmış, o dönemde onu sonunda -bir bacağı kesildikten bir hafta sonra-49 yaşında öldürecek hastalığın son aşamalarıyla boğuşuyormuş.
Bu çiçekler böyle trajik koşullarda resmedilmiş işte.

6 Ocak 2025 Pazartesi

Tutalım dövrümüzün Həzrəti İsası mənəm






Gəlmişəm məclisə mən könlünüzü şad eləyim,
Nə ki bihudə yerə naləyi fəryad eləyim.
Kimsə yox sakit otursun qulaq assın sözümə,
Qalmışam matu-məətəl kimə irad eləyim?
Tutalım dövrümüzün Həzrəti İsası mənəm,
Bu soxa-soxda nə möcüzə icad eləyim?!
✓Əliağa Vahid








Aliağa İskenderov veya Aliağa Vahid, Azerbaycanlı şair. Azerbaycan SSC'nin "Onurlu Sanatçı" unvanına sahiptir. Sovyet Azerbaycan şiirinde Orta Çağ gazel tarzını yeniden tanıtmasıyla biliniyordu. 


Doğum: 17 Şubat 1895, Masazir, Azerbaycan
Ölüm tarihi ve yeri: 1 Ekim 1965, Bakü, Azerbaycan
Kitaplar: Kulliyāt-i ʻAlī Āqā Vāḥid 
Kendi dilinde adı: Əliağa Məmmədqulu oğlu İsgəndərov

20 Haziran 2024 Perşembe

18 Nisan 2024 Perşembe

TERKİB-İ BEND VIII

 TERKİB-İ BEND VIII 


Her şahsı harîm-i Hakk’a mahrem mi sanırsın?

Her tâc giyen çulsuzu Edhem mi sanırsın?


Her dokunulmazlığı olanı Allah'a yakın mı sanıyorsun?

Her taç giyen çulsuzu Edhem mi  sanıyorsun?

(Edhem: Tacını tahtını bırakıp evliyadan olan Belh şehri şehzadesi)


Dehri arasan binde bir âdem bulamazsın,

Âdem görünen harları âdem mi sanırsın?


Dünyayı arasan binde bir insan bulamazsın,

İnsan görünümündeki eşekleri insan mı sanıyorsun?


Çok mukbili gördüm ki güler, içi kan ağlar,

Handân görünen herkesi hurrem mi sanırsın?


Çok mübârek insan gördüm ki güler, içi kan ağlar,

Güler görünen herkesi mutlu mu sanıyorsun?


Bil illeti, kıl sonra müdâvâta tasaddî,

Her merhemi her yâreye merhem mi sanırsın?


Önce hastalığın ne olduğunu bil, sonra tedaviye başla,

Her merhemi her yaraya merhem olur mu sanıyorsun?


Kibre ne sebeb? Yoksa vezîrim diye gerçek,

Sen kendini düstûr-ı mükerrem mi sanırsın?


Kibire ne gerek var? Yoksa vezirim diye gerçekten

Sen kendini nizamın sahibi mi sanıyorsun?


Ey müftehir-i devlet-i yek-rûze-i dünyâ,

Dünyâ sana mahsûs u müsellem mi sanırsın?


Ey dünyanın geçici nimet ve devletiyle iftihâr eden,

Dünyanın sana ayrılmış olduğunu ve teslim edildiğini mi sanıyorsun?


Hâlî ne zaman kaldı cihân ehl-i tama’dan,

Sen zâtını bu âleme elzem mi sanırsın?


Bu dünya ne zaman açgözlülerden yoksun kaldı,

Sen kendini bu dünyaya çok gerekl mi sanıyorsun?


En ummadığın keşf eder esrâr-ı derûnun,

Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?


En ummadığın senin içyüzünü keşfeder,

Sen herkesi kör, halkı sersem mi sanıyorsun?


Bir gün gelecek sen de perîşân olacaksın,

Ey gonca bu cem’iyyeti her-dem mi sanırsın?


Bir gün gelecek sen de perişan olacaksın,

Ey gonca bu topluluk hep böyle [yanında] olacak mı sanıyorsun?


Nâ-merd olayım çarha eğer minnet edersem,

Cevrinle senin ben keder etsem mi sanırsın?


Korkak olayım eğer bu çarka (döngüye) minnet edersem,

Senin zulmünden kederlendiğimi mi sanıyorsun?


Allah’a tevekkül edenin yâveri Hak’dır,

Nâ-şâd gönül bir gün olur şâd olacakdır.


Allah'a güvenenin yardımcısı Allah'tır,

Hüzünlü olan gönül bir gün gelecek bahtiyâr (mutlu) olacaktır.



Ziya Paşa

(  1825 - 1880   )


Yeni Türk Edebiyatı Antolojisi II, S. 19-20,

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları 


8 Nisan 2024 Pazartesi

üç cisim problemi - cemalettin taşcı

 


CKare adlı Youtube kanalının  "31 Mart'tan Sonra Türkiye / Mühim Şeyler - 80 " başlıklı videosu

Üç Cisim Problemi Neden Bir Türlü Çözülemiyor?

Çin bilimkurgu yazımı son on yılda küresel beğenide giderek daha çok öne çıkmaya başladı. Bunda yazar Liu Cixin tarafından kaleme alınan Üç Cisim Problemi isimli kitabının (2006) önemli bir katkısı vardı. Tarihi ve kültürel hikaye anlatımının benzersiz karışımı sayesinde Liu’nun üçlemesinin büyüsüne pek çok okuyucu kapıldı. Netflix’in “Üç Cisim Problemi” dizisi ile bunu ekranlara taşımasıyla da bir çok kişinin aklına aynı soru geldi. Üç cisim problemi gerçek hayatta nedir?


Dizi, 1960’larda Çin’in Kültür Devrimi sırasında başlıyor, ardından izleyicileri farklı kıtalara ve zaman çizelgelerine götürüyor. Dizideki kahramanların hepsi, kararları insanlığın hem şimdi hem de uzak gelecekte gidişatını belirleyen bilim insanlarıdır.



Cevaba geçmeden önce dizi ile bu problemin ilgisini anlamaya çalışalım. Dizi, teknolojik açıdan üstün bir uzaylı uygarlığı, zaten ekolojik yıkım ve çatışmalarla boğuşan bir gezegen olan Dünya’yı işgal ederse, insanlık nasıl tepki vermeli? İnsanlık kurtarılmaya değer mi? Kendimizi kurtarmak mümkün mü? gibi soruların etrafında dönüyor.


Dizi, astrofizikçi Ye Wenjie’nin insanlıkla ilgili hayal kırıklığının hikayesiyle başlıyor. Süreç onu, Trisolaris isimli üç güneşi olan ve dolayısıyla üç cisim probleminin yarattığı sorunlarla boğuşan bir gezegende yaşayan Trisolaranlar olarak bilinen uzaylıları, müdahale etmeye davet etmeye yöneltiyor. Devamında da insan uygarlığını korumaya yönelik karmaşık yıldızlararası çabaları ekranlara yansıtıyor. Dizinin neredeyse her bölümü bir şekilde Çin’in Kültür Devrimi’ne de (1966-1976) gönderme de yapıyor. Bu da diziyi daha ilginç bir hale getiriyor.



Diziden uzaklaşıp şimdi fiziğe geçebiliriz. Üç cisim problemi, fizik ve matematikte gerçekten de zorlu bir bilmecedir. Doğal dünyanın ne kadar karmaşık olduğunun bir örneğidir. Bir yıldızın etrafında dönen bir gezegen mi? Sorun değil. Bir yıldızın etrafında dönen iki veya daha fazla gezegen mi var? İşte bu ciddi bir sorundur.

Üç Cisim Problemi Nedir?

Üç cisim problemini, insanlar yerçekimini ve onun nasıl çalıştığını anlamaya başladığından ve Isaac Newton temel hareket yasalarını yazdığından beri biliyoruz. Matematikçiler o zamandan bu yana üç cisim probleminin çözümleri üzerinde çalışıyorlar. Ancak bu problemin tek bir çözümü yoktur. Hatta bir araştırma sonucunda, bu probleme 12.000 yeni çözüm daha eklenmiştir.





Üç cisim problemi üç yerçekimi kaynağına (üç gezegen, üç yıldız veya bunların bir kombinasyonu) sahip kapalı bir sistemin (dış kuvvetler mevcut değil) evrimi (zaman içinde değişim) ile ilgilidir. Amaç, herhangi bir andaki üç cismin konum ve momentum değerlerini verecek bir çözüme ulaşmaktır. Dünya, güneş ve ay arasındaki etkileşim, 3 cisimli bir problemdir.


Newton’un kütleçekim yasası ile iki nesnenin birbirleri etrafındaki yörüngelerini (ayın dünya çevresindeki veya dünyanın güneş çevresindeki yörüngesi gibi) hesaplayabiliyoruz. İlgili denklemlere verileri yazdığımızda, herhangi bir zamanda tam olarak nerede olacaklarını tahmin eden bir çözüm elde ediyoruz. Bu problem iki cisim problemi olarak bilinir.

Ancak gerçek dünya, ikiden fazla bileşene sahip sistemlerden oluşur. Yani, hareket denklemlerimize Dünya ile Güneş arasındaki boşlukta kaybolan bir uzay aracı veya Ay gibi üçüncü bir cisim eklediğimizde artık analitik bir çözüm bulmakta zorlanmaya başlarız.


Bu problem de üç cisim problemi daha da genel haliyle n-cisim problemi olarak bilinmektedir. Bu sorun nedeniyle, Güneş Sistemindeki gezegenler için dahi, yörüngelerinin her zaman bugün olduğu şekilde kalmaması ve gerçek anlamda tahmin edilemeyecek yollara sapması ihtimali mevcuttur.



Probleme çözüm bulunamasa da simülasyonlar ile gözlemlemek mümkündür. İlk, kaotik aşamada, üç gövde birbirine çok yakındır ve birbirlerine eşit derecede çekim kuvveti uygular. Ancak sonunda bir gök cismi sistemden çıkar ve kalan ikisi eliptik bir yörüngede hareketlerine devam ederler. Ancak üçüncü cisim sonunda geri döner ve her şey yeni baştan başlar. Bu üçlü dans, ikinci aşamada yıldızlardan birinin bir daha geri dönmemek üzere uzaklaşmasıyla sona erer.


Üç Cisim Problemini Çözmek Neden Zordur?

Problemin çözümünde amaç, herhangi bir anda üç cismin konum ve momentum değerini verecek bir denkleme ulaşmaktır. Ancak her bir cismin hareketi diğer ikisinin hareketine bağlıdır ve sistemin kütle merkezi sürekli konum değiştirir. Bu nedenle cisimlerin ilk konumlarını ve momentumlarını tam bir doğrulukla ölçmek imkansızdır.

Ayrıca n, 3 veya daha büyük olduğunda, cisimlerin yollarının genellikle korkunç derecede karmaşık hale geldiği görülmektedir. Üç cisim probleminin çözümlerinin olmayışı matematikçilerin insani yetersizliğinden daha çok, bu eksikliğin matematiğin yasalarının içine gömülü olmasından kaynaklanmaktadır.


Joseph-Louis Lagrange, üç cismi aynı düzlemde hareket edecek şekilde kısıtlarsak ve bunlardan birinin kütlesinin ihmal edilebilecek kadar küçük olduğunu varsayarsak, üç cisim problemine en azından bazı çözümleri olduğunu gösterdi. Çözümlerinde, üç cisim uyum içinde hareket etti. Ayrıca her zaman birbirine göre konumlarını korudu.



5 Lagrange noktası bulunmaktadır. İlk üç Lunar Lagrange noktası (L1, L2 ve L3) Dünya ile Ay’ı birleştiren çizgi üzerinde yer alır. L4 ve L5’in her biri bir eşkenar üçgenin üçüncü noktasını oluşturur. Bu nedenle Ay Dünya’yı çevrelerken daima 60° önünde ve arkasında durur.

İki cisimli bir sistem düşünürsek, o zaman üçüncü bir küçük cismin bulunabileceği noktalar şimdi onun onuruna Lagrange noktaları olarak bilinmektedir. Muhtemel Lagrange insan yapımı bir uzay aracının kendi adını taşıyan bu noktalara “park etmesini” hayal etmemişti. Ancak bu noktalar günümüzde tam olarak bu amaçla kullanılmaktadırlar. Ancak Lagrange noktaları üç cisim problemine tam olarak cevap vermez. Üç nesne aynı boyutta (aynı kütlede) ve birbirlerine kabaca eşit mesafedeyse üç cisim problemi tamamen çözümsüzdür.


Üç Cisim Problemini Çözme Girişimleri

Fiziğin güzel yanlarından biri deterministik olmasıdır. Yani bir sistemin tüm özelliklerini biliyorsanız ve fizik yasalarını biliyorsanız, o zaman geleceği mükemmel bir şekilde tahmin etmek mümkündür. Ancak doğanın hem deterministik hem de öngörülemez olabileceğini 1800’lü yıllarda öğrendik.

1889’da İsveç Kralı II. Oscar, soruya genel bir çözüm sağlayacak kişilere bir ödül vaat etmişti. Sonunda, Fransız matematikçi Henri Poincaré problemi çözmeden ödülü kazanacaktı. Ancak kendisi sorunu çözmek yerine, sorunun çözülememesinin nedenlerini açıklayacaktı. Vurguladığı en önemli nedenlerden biri de sistemin başlangıcındaki küçük farklılıkların sonunda büyük farklılıklara yol açacağıydı. Bu kaotik evren fikrinin başlangıcıydı.




Matematikçiler yüzyıllardır Dünya, Ay ve Güneş gibi kararlı bir başka yörünge olup olmadığını hesaplamaya çalışıyor. Görselde Üç cisim problemine 20 periyodik çözüm örneği görülüyor.

Birbirleri etrafındaki bir yörüngede bulunan üç cisim için, tekrar eden adımlar halinde hesaplamayı yapmak mümkündür. En başta, cisimlerden birinin hareketsiz olduğunu varsayıp diğer ikisinin kendi yörüngelerinde kısa bir mesafeyi nasıl kat ettiklerini hesaplarız.


Daha sonraysa bu yeni pozisyonlardan başlayarak diğer bir cisim hareketsiz tutulurken öteki ikisinin hareketini hesaplar ve bunu üçüncü cisim için de tekrar etmek yoluyla bir sonuç elde ederiz. Ancak yine de elde edeceğimiz sonuçlar mükemmel olmayacaktır. Çünkü bu üç cisim birlikte ve aynı anda hareket etmektedir. Gelişen teknolojinin sayesinde matematikçiler olası çeşitli yörüngeler hesaplayabilir. Ancak bunlar yukarda da gördüğünüz gibi çarpık ve karmaşık görünecektir.





Sonuç olarak

Üç cisim sistemleri evrende oldukça yaygındır. Sonucunda birden fazla gezegene sahip çok sayıda yıldız sistemi, hatta birbirinin etrafında dönen birden fazla yıldız vardır. Fizik ders kitaplarında yalnızca bir yıldız ve yörüngede dönen bir dünyadan oluşan mükemmel şekilde yalıtılmış bir sisteme sahip olabilirsiniz, ancak gerçek Evren bu tür basitlikten kaçınır.


Kaynaklar ve İleri Okumalar:


Mathematical mysteries: the three body problem; Yayınlanma Tarihi: 1 Eylül 1998; Kaynak site: Plus Math. Bağlantı: Mathematical mysteries: the three body problem/

We Just Got 12,000 New Solutions to The Infamous Three-Body Problem. Yayınlanma tarihi: 23 Temmuz 2023. Bağlantı: https://www.sciencealert.com/

The Three-Body Problem. Liu Cixin’s extraterrestrial novel is a heady blend of politics, ethics, physics and Chinese history. Yayınlanma tarihi: 8 Mart 2024. Kaynak site: Conversation. Bağlantı: The Three-Body Problem. Liu Cixin’s extraterrestrial novel is a heady blend of politics, ethics, physics and Chinese history


Kaynak:https://www.matematiksel.org/uc-cisim-problemi-nedir/


Ankaralılar yaz gelince ne yaparlar?

  https://filmmirasim.ktb.gov.tr/