Cor ne edito
13 Ağustos 2025 Çarşamba
2 Ağustos 2025 Cumartesi
Teknenin Ölümü - Melih Cevdet Anday
*Armand Amar - Inanna
**Marcus Larson - Night at Sea (1858)
Kara yakındı önce, hem çok yakın,
Elimi uzatsam tutardı.
Yıldızsız teknemdi inip çıkan gece,
Kurumuş gece, kum, kömür, arduvaz.
Kara yakındı önce, hem çok yakın,
Denizleyin inip çıkan önümde
Bir tanrının atardamarı.
Açtım, yorgundum ama uykum yoktu.
Günlerce yekesiz, yelkensiz
Ne de çok kuş takılmıştı ardımıza,
Ne çok harman gördüm köpükten beyaz...
Açtım, yorgundum ama uykum yoktu.
Güneşler hala sağımda solumda,
Sürer gibiydi açık deniz.
Deniz en ince hayvanı belleğin
Nerden kalktım, o rıhtım, o çan...
Bilmiyorum o gök kıyı nereye gitti.
Bir masal şebboyu çarmıhtaki yaz.
Deniz en ince hayvanı belleğin
Bir kuşluk vakti tanrının sevdiği
Görünür zaman yaratan.
Canlı mıydım?
O uğursuz kıyıda
Öldüğüm gün de bilemedim.
Hep o sallantı, o devinim, o avcıl
Bayrak, bir aş tenceresi, biraz küfür,
Karı kız öyküleri, sonra
Dipteki ölülerin fısıl fısıl
Konuşmalarını dinledim.
Doğdum mu? Nasıl? Belki bir tezlik
Yeli kımıldadı, kan gibi.
Ağaç ve kızak, demir, yağ, halat, katran,
Boya kutuları, sünger, tel ve gaz...
Derken gün kokulu yüreğimdi ilk
Yapının boş gömütünde dikili
Sabırsız kaburgama çarpan.
Ruh, şarabı gördü üzümden önce
Süt, kan olmak için devinir
Tohum bildi herkesten önce ekmeği
Gün, denizi salıvermeden batmaz.
Ruh, şarabı gördü üzümden önce
Ağaç ne diye kalktı çiçeklendi,
Denize inmesi nedendir?
Ah yalnızlığın gömük kapıları,
Aysız ayışığı gibiydim,
Geceleyin gece, gündüzleyin gün
Gibi suyun altınavuran yalaz.
Ah yalnızlığın gömük kapıları
Bir yağmuru dinlercesine bütün
Anları iç içe bilirim.
Bir tekne her zaman düşüncelidir.
Bizimle demirledi gece.
Karaya çıktı tayfalarım uykulu.
Pruvamda çok acayip bir yıldız
Konmak istercesine gider gelir,
Suları budanmış bir yolculuğu
Sürdürmek isterdi kendince.
Kara yakındı önce, ödağacı
Kokusu sarmıştı geceyi.
Ve bir kuş bağırdı çağırdı tepemde,
Fosforlu sesi kabarık ve ıssız.
Lale rengindeydi şimşeğin dalı,
Ve güneydoğunun yangını pembe
Nakışlı bir çanak gibiydi.
Unutmak istemiyorum bunları,
Göğün damarlarını gördüm,
Fırtına kırının yaban keçisini,
Koşar küpeşteme saçsız sakalsız...
Ağaç gibi yırtılan karanlığı,
Koca kulaklı lodosu, o fili,
Ah yay biçimdeydi ölüm.
Yalnızlıktır denizin tek yasası,
Aşkın altın yasasıdır o.
Bir gün kum uyanır, ay gıcırdarsa
Çalınırsa bir gün gömük kapımız
Kalamazsın sabaha inen suda,
Kalk kürek, yola düşmenin sırası
Aşkın altın yasasıdır o.
Kükürt rengindeki ağzı gecenin
Üfürdü huysuz karanlıkta
Sintineme düşçül bir ateşböceği
Kömürdüm, tahtaydım, kurumuş anız,
O böcek oldu yangını teknemin,
anladım kuşun, yıldızın gizini,
Başladım usuldan yanmaya.
Söndüremezdi kimse bu ateşi,
Kıyıdan kesilmiş sularda,
Kara hem yakındı şimdi, hem çok uzak
Bir yanyanaydım onunla, bir yalnız.
Devirdim bütün yüklediklerimi
Ve demiri uykuda bırakarak
Bindirdim eskil kayalara.
Parçalanıyordum kimse bilmeden,
Ateştim cevizin içinde,
Ve bir gece içinde bilmeden öldüm.
Ey gece, nereden yol bulacağız,
ey yaralı göğsüme düşen yelken,
Ya sen kürek, solmuş rüzgar gülüm,
Ya sen ne diyeceksin, söyle!
Deniz durdu, mumyası yıldızların
Erir gün görmüş kayalıkta,
Ve yürüdü sabah, denizin ineği.
Ölünce ne yapsak sabah oluruz...
Ah kara yakındı ve darmadağın
Kuşları durmuş zaman kadar eski,
Taşları hüzün olan kara.
Kopmuş uykunun iskeletiyim ben,
Artık yelin göğsü olamam.
Gördün mü ölümün gözündeki mor rengi,
Söyle, ölüp dirilen Tanrı, Temmuz,
Ay yapraklarının indiği bu dam,
Eski düşleri taşır mı yeniden,
Koca karınlı kuşlar gibi.
Bir yanda parçalanmış teknem durur,
Sert tütünüyle gün bir yanda.
Kara yakındı önce, hem çok yakındı,
Elimi uzatsam tutardı ama
Yalnızlıktır denizin tek yasası,
Bütün ölüler unutulur,
Yaşayanlar kalır tek başlarına.
Akşamleyin kaptan, birkaç gemici
Gelip dizildiler kıyıya.
Tutunacak bir tekne arar gibiydi
Ayağı kayan meltem ve cigara
İçerek konuştular gizli gizli,
Bense dalgın bakıyordum, boşuna
Koparılmış süsendim sanki.
Çalıştılar bir hafta, Ağustosun
Altısında bütün iş bitti.
Kesik baş çapa, iplerim, küreklerim
Kumsalda şaşkın bir yığındır şimdi.
Titrer el ayak, tüter ıslak odun,
Denizin uzaklardan getirdiği
Yabancı, anlamsız bir şeyim.
20 Temmuz 2025 Pazar
30 Haziran 2025 Pazartesi
Gurbet Geceleri
Bekçisiyim, bu serin
Bu siyah gecelerin
Gurbetten daha derin
Bir yara yok içimde!
Korku bilmez ölümden
Her gün yeniden ölen
Bir bade gibi neden
Biteyim bir içimde!
Ne aşkım, ne emelim
Soluk bir karanfilim
Ben gurbette değilim
Gurbet benim içimde!
Kemalettin Kamu
29 Haziran 2025 Pazar
ŞEHİR
ŞEHİR
"Bir başka ülkeye,
bir başka denize giderim," dedin,
"bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin
olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
- bir ceset gibi - gömülü kalbim.
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yılı tükettiğim bu ülkede."
Yeni bir ülke bulamazsın,
başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın.
Aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma -
Bineceğin gemi yok, çıkacağın yol yok.
Ömrünü nasıl tükettiysen burada,
bu köşecikte,
öyle tükettin demektir
bütün yeryüzünde de.
Konstantinos Kavafis
(1863 - 1933)
( Yunanistan )
Çeviri: Cevat Çapan
Kavafis'ten Kırk Şiir, S.22
KENT
Dedin, "Bir başka ülkeye, bir başka denize gideceğim.
Bundan daha iyi bir başka kent bulunur elbet.
Yazgıdır yakama yapışır neye kalkışsam;
ve yüreğim gömülü bir ceset sanki.
Aklım daha nice kalacak bu çorak ülkede.
Nereye çevirsem gözlerimi, nereye baksam
hayatımın kara yıkıntıları çıkıyor karşıma,
yıllarıma kıydığım, boşa harcadığım."
Yeni ülkeler bulamayacaksın, başka denizler
bulamayacaksın.
Bu kent peşini bırakmayacak. Aynı sokaklarda
dolaşacaksın. Aynı mahallede yaşlanacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Bu kenttir gidip gideceğin yer. Bir başkasını umma -
Bir gemi yok, bir yol yok sana.
Değil mi ki, hayatına kıydın burada
bu küçücük köşede, ona kıydın demektir bütün dünyada.
Konstantinos Kavafis
(1863 - 1933)
Çeviri: Erdal Alova - Barış Pirhasan
Konstantinos Kavafis, Bütün
Şiirlerinden Seçmeler, S. 5
28 Haziran 2025 Cumartesi
Flowers in a Crystal Vase - Manet
6 Ocak 2025 Pazartesi
Tutalım dövrümüzün Həzrəti İsası mənəm
Aliağa İskenderov veya Aliağa Vahid, Azerbaycanlı şair. Azerbaycan SSC'nin "Onurlu Sanatçı" unvanına sahiptir. Sovyet Azerbaycan şiirinde Orta Çağ gazel tarzını yeniden tanıtmasıyla biliniyordu.
Doğum: 17 Şubat 1895, Masazir, Azerbaycan
Ölüm tarihi ve yeri: 1 Ekim 1965, Bakü, Azerbaycan
Kitaplar: Kulliyāt-i ʻAlī Āqā Vāḥid
Kendi dilinde adı: Əliağa Məmmədqulu oğlu İsgəndərov
1 Ocak 2025 Çarşamba
23 Kasım 2024 Cumartesi
23 Haziran 2024 Pazar
20 Haziran 2024 Perşembe
18 Nisan 2024 Perşembe
TERKİB-İ BEND VIII
TERKİB-İ BEND VIII
Her şahsı harîm-i Hakk’a mahrem mi sanırsın?
Her tâc giyen çulsuzu Edhem mi sanırsın?
Her dokunulmazlığı olanı Allah'a yakın mı sanıyorsun?
Her taç giyen çulsuzu Edhem mi sanıyorsun?
(Edhem: Tacını tahtını bırakıp evliyadan olan Belh şehri şehzadesi)
Dehri arasan binde bir âdem bulamazsın,
Âdem görünen harları âdem mi sanırsın?
Dünyayı arasan binde bir insan bulamazsın,
İnsan görünümündeki eşekleri insan mı sanıyorsun?
Çok mukbili gördüm ki güler, içi kan ağlar,
Handân görünen herkesi hurrem mi sanırsın?
Çok mübârek insan gördüm ki güler, içi kan ağlar,
Güler görünen herkesi mutlu mu sanıyorsun?
Bil illeti, kıl sonra müdâvâta tasaddî,
Her merhemi her yâreye merhem mi sanırsın?
Önce hastalığın ne olduğunu bil, sonra tedaviye başla,
Her merhemi her yaraya merhem olur mu sanıyorsun?
Kibre ne sebeb? Yoksa vezîrim diye gerçek,
Sen kendini düstûr-ı mükerrem mi sanırsın?
Kibire ne gerek var? Yoksa vezirim diye gerçekten
Sen kendini nizamın sahibi mi sanıyorsun?
Ey müftehir-i devlet-i yek-rûze-i dünyâ,
Dünyâ sana mahsûs u müsellem mi sanırsın?
Ey dünyanın geçici nimet ve devletiyle iftihâr eden,
Dünyanın sana ayrılmış olduğunu ve teslim edildiğini mi sanıyorsun?
Hâlî ne zaman kaldı cihân ehl-i tama’dan,
Sen zâtını bu âleme elzem mi sanırsın?
Bu dünya ne zaman açgözlülerden yoksun kaldı,
Sen kendini bu dünyaya çok gerekl mi sanıyorsun?
En ummadığın keşf eder esrâr-ı derûnun,
Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?
En ummadığın senin içyüzünü keşfeder,
Sen herkesi kör, halkı sersem mi sanıyorsun?
Bir gün gelecek sen de perîşân olacaksın,
Ey gonca bu cem’iyyeti her-dem mi sanırsın?
Bir gün gelecek sen de perişan olacaksın,
Ey gonca bu topluluk hep böyle [yanında] olacak mı sanıyorsun?
Nâ-merd olayım çarha eğer minnet edersem,
Cevrinle senin ben keder etsem mi sanırsın?
Korkak olayım eğer bu çarka (döngüye) minnet edersem,
Senin zulmünden kederlendiğimi mi sanıyorsun?
Allah’a tevekkül edenin yâveri Hak’dır,
Nâ-şâd gönül bir gün olur şâd olacakdır.
Allah'a güvenenin yardımcısı Allah'tır,
Hüzünlü olan gönül bir gün gelecek bahtiyâr (mutlu) olacaktır.
Ziya Paşa
( 1825 - 1880 )
Yeni Türk Edebiyatı Antolojisi II, S. 19-20,
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları
8 Nisan 2024 Pazartesi
üç cisim problemi - cemalettin taşcı
CKare adlı Youtube kanalının "31 Mart'tan Sonra Türkiye / Mühim Şeyler - 80 " başlıklı videosu
Üç Cisim Problemi Neden Bir Türlü Çözülemiyor?
Çin bilimkurgu yazımı son on yılda küresel beğenide giderek daha çok öne çıkmaya başladı. Bunda yazar Liu Cixin tarafından kaleme alınan Üç Cisim Problemi isimli kitabının (2006) önemli bir katkısı vardı. Tarihi ve kültürel hikaye anlatımının benzersiz karışımı sayesinde Liu’nun üçlemesinin büyüsüne pek çok okuyucu kapıldı. Netflix’in “Üç Cisim Problemi” dizisi ile bunu ekranlara taşımasıyla da bir çok kişinin aklına aynı soru geldi. Üç cisim problemi gerçek hayatta nedir?
Dizi, 1960’larda Çin’in Kültür Devrimi sırasında başlıyor, ardından izleyicileri farklı kıtalara ve zaman çizelgelerine götürüyor. Dizideki kahramanların hepsi, kararları insanlığın hem şimdi hem de uzak gelecekte gidişatını belirleyen bilim insanlarıdır.
Cevaba geçmeden önce dizi ile bu problemin ilgisini anlamaya çalışalım. Dizi, teknolojik açıdan üstün bir uzaylı uygarlığı, zaten ekolojik yıkım ve çatışmalarla boğuşan bir gezegen olan Dünya’yı işgal ederse, insanlık nasıl tepki vermeli? İnsanlık kurtarılmaya değer mi? Kendimizi kurtarmak mümkün mü? gibi soruların etrafında dönüyor.
Dizi, astrofizikçi Ye Wenjie’nin insanlıkla ilgili hayal kırıklığının hikayesiyle başlıyor. Süreç onu, Trisolaris isimli üç güneşi olan ve dolayısıyla üç cisim probleminin yarattığı sorunlarla boğuşan bir gezegende yaşayan Trisolaranlar olarak bilinen uzaylıları, müdahale etmeye davet etmeye yöneltiyor. Devamında da insan uygarlığını korumaya yönelik karmaşık yıldızlararası çabaları ekranlara yansıtıyor. Dizinin neredeyse her bölümü bir şekilde Çin’in Kültür Devrimi’ne de (1966-1976) gönderme de yapıyor. Bu da diziyi daha ilginç bir hale getiriyor.
Ayrıca n, 3 veya daha büyük olduğunda, cisimlerin yollarının genellikle korkunç derecede karmaşık hale geldiği görülmektedir. Üç cisim probleminin çözümlerinin olmayışı matematikçilerin insani yetersizliğinden daha çok, bu eksikliğin matematiğin yasalarının içine gömülü olmasından kaynaklanmaktadır.
Joseph-Louis Lagrange, üç cismi aynı düzlemde hareket edecek şekilde kısıtlarsak ve bunlardan birinin kütlesinin ihmal edilebilecek kadar küçük olduğunu varsayarsak, üç cisim problemine en azından bazı çözümleri olduğunu gösterdi. Çözümlerinde, üç cisim uyum içinde hareket etti. Ayrıca her zaman birbirine göre konumlarını korudu.
5 Lagrange noktası bulunmaktadır. İlk üç Lunar Lagrange noktası (L1, L2 ve L3) Dünya ile Ay’ı birleştiren çizgi üzerinde yer alır. L4 ve L5’in her biri bir eşkenar üçgenin üçüncü noktasını oluşturur. Bu nedenle Ay Dünya’yı çevrelerken daima 60° önünde ve arkasında durur.
İki cisimli bir sistem düşünürsek, o zaman üçüncü bir küçük cismin bulunabileceği noktalar şimdi onun onuruna Lagrange noktaları olarak bilinmektedir. Muhtemel Lagrange insan yapımı bir uzay aracının kendi adını taşıyan bu noktalara “park etmesini” hayal etmemişti. Ancak bu noktalar günümüzde tam olarak bu amaçla kullanılmaktadırlar. Ancak Lagrange noktaları üç cisim problemine tam olarak cevap vermez. Üç nesne aynı boyutta (aynı kütlede) ve birbirlerine kabaca eşit mesafedeyse üç cisim problemi tamamen çözümsüzdür.
Üç Cisim Problemini Çözme Girişimleri
Fiziğin güzel yanlarından biri deterministik olmasıdır. Yani bir sistemin tüm özelliklerini biliyorsanız ve fizik yasalarını biliyorsanız, o zaman geleceği mükemmel bir şekilde tahmin etmek mümkündür. Ancak doğanın hem deterministik hem de öngörülemez olabileceğini 1800’lü yıllarda öğrendik.
1889’da İsveç Kralı II. Oscar, soruya genel bir çözüm sağlayacak kişilere bir ödül vaat etmişti. Sonunda, Fransız matematikçi Henri Poincaré problemi çözmeden ödülü kazanacaktı. Ancak kendisi sorunu çözmek yerine, sorunun çözülememesinin nedenlerini açıklayacaktı. Vurguladığı en önemli nedenlerden biri de sistemin başlangıcındaki küçük farklılıkların sonunda büyük farklılıklara yol açacağıydı. Bu kaotik evren fikrinin başlangıcıydı.
Matematikçiler yüzyıllardır Dünya, Ay ve Güneş gibi kararlı bir başka yörünge olup olmadığını hesaplamaya çalışıyor. Görselde Üç cisim problemine 20 periyodik çözüm örneği görülüyor.
Birbirleri etrafındaki bir yörüngede bulunan üç cisim için, tekrar eden adımlar halinde hesaplamayı yapmak mümkündür. En başta, cisimlerden birinin hareketsiz olduğunu varsayıp diğer ikisinin kendi yörüngelerinde kısa bir mesafeyi nasıl kat ettiklerini hesaplarız.
Daha sonraysa bu yeni pozisyonlardan başlayarak diğer bir cisim hareketsiz tutulurken öteki ikisinin hareketini hesaplar ve bunu üçüncü cisim için de tekrar etmek yoluyla bir sonuç elde ederiz. Ancak yine de elde edeceğimiz sonuçlar mükemmel olmayacaktır. Çünkü bu üç cisim birlikte ve aynı anda hareket etmektedir. Gelişen teknolojinin sayesinde matematikçiler olası çeşitli yörüngeler hesaplayabilir. Ancak bunlar yukarda da gördüğünüz gibi çarpık ve karmaşık görünecektir.
Sonuç olarak
Üç cisim sistemleri evrende oldukça yaygındır. Sonucunda birden fazla gezegene sahip çok sayıda yıldız sistemi, hatta birbirinin etrafında dönen birden fazla yıldız vardır. Fizik ders kitaplarında yalnızca bir yıldız ve yörüngede dönen bir dünyadan oluşan mükemmel şekilde yalıtılmış bir sisteme sahip olabilirsiniz, ancak gerçek Evren bu tür basitlikten kaçınır.
Kaynaklar ve İleri Okumalar:
Mathematical mysteries: the three body problem; Yayınlanma Tarihi: 1 Eylül 1998; Kaynak site: Plus Math. Bağlantı: Mathematical mysteries: the three body problem/
We Just Got 12,000 New Solutions to The Infamous Three-Body Problem. Yayınlanma tarihi: 23 Temmuz 2023. Bağlantı: https://www.sciencealert.com/
The Three-Body Problem. Liu Cixin’s extraterrestrial novel is a heady blend of politics, ethics, physics and Chinese history. Yayınlanma tarihi: 8 Mart 2024. Kaynak site: Conversation. Bağlantı: The Three-Body Problem. Liu Cixin’s extraterrestrial novel is a heady blend of politics, ethics, physics and Chinese history
5 Nisan 2024 Cuma
3 Nisan 2024 Çarşamba
28 Mart 2024 Perşembe
Kardinal Scipione Borghese'nin Yarım İliklenmiş Düğmesi - Bernini
Kardinal Scipione Borghese, Papa Paul V'in yeğeniydi.
Ankaralılar yaz gelince ne yaparlar?
https://filmmirasim.ktb.gov.tr/
-
Gəlmişəm məclisə mən könlünüzü şad eləyim, Nə ki bihudə yerə naləyi fəryad eləyim. Kimsə yox sakit otursun qulaq assın sözümə, Qalmışam matu...
-
"Dark is the Night (Тёмная ночь), Büyük Vatanseverlik Savaşı ile ilgili ünlü bir Sovyet şarkısıdır. İlk olarak 1943'te savaş film...
-
Nah hareketi, yumruk şeklindeki bir elin başparmağının aynı elin işaret ve orta parmakları arasına yerleştirilmesiyle oluşan bir el hareketi...